Ankara'da Musul Operasyonu Şaşkınlığı


Ankara'da Musul Operasyonu Şaşkınlığı

Ankara, “Bizsiz olmaz” ısrarına karşın Irak Başbakanı İbadi’nin büyük Musul operasyonunun başladığını duyuran açıklamasının şaşkınlığını yaşıyor. Ankara-Bağdat hattında diplomatik ilişkilerin kopması an meselesi.

Tesnim Haber Ajansı - IŞİD'le mücadele koalisyonu Musul'u geri almak istiyor. Ancak Musul'da da koalisyon içinde yer alan ülkelerin ve grupların çıkarları birbiri ile çatışıyor. Kerstin Knipp, Musul'daki ateş çemberini kaleme aldı.

ABD ve Fransız hava kuvvetlerinin Musul’un doğusuna yaptığı bombardımanın ardından alarma geçen Ankara, ABD ile kurduğu ilk temasta “Operasyon henüz başlamadı” yanıtını almıştı. Bu yüzden Irak Başbakanı Irak El İbadi’nin operasyonun başladığına ilişkin açıklamasından yalnızca birkaç saat önce kameraların karşısına geçen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Bazı kuşatma faaliyetleri ve havadan bombardıman söz konusu ancak Musul operasyonu tam olarak başlamış değil” demekten kaçınmadı. Operasyonla ilgili endişelerini dile getirirken “Biz, mezhepçi değiliz ancak Irak’taki yöneticilerin mezhepçi hareketlerini görüyoruz” diyen Çavuşoğlu, Musul operasyonunun Şii milislerle değil, Irak ordusu ve yerel kuvvetlerle yapılması gerektiğine bir kez daha dikkat çekti. Çavuşoğlu’nun Şii milislerin Sünnilere saldırılarını hatırlatması da Irak hükümetine bugüne kadar yapılan uyarıların tekrarı niteliğindeydi. Öyle ki Çavuşoğlu, “İnsanları DEAŞ’la, Şii milisler arasında seçim yapmaya mecbur bırakmayın” çağrısı yaptı. Türkiye’nin bölgedeki terörden etkilendiği için de Musul operasyonunda olmak istediğine dikkat çeken Çavuşoğlu, bu yüzden operasyona ortak katılımın Türkiye için önemli olduğunu vurguladı.

Ne var ki Ankara, Çavuşoğlu’nun açıklamalarından birkaç saat sonra Irak Başbakanı Haydar El İbadi’nin büyük Musul operasyonunun başladığını duyuran açıklamasının şaşkınlığını yaşıyor. Irak’ın bölgeyi ‘felakete' sürüklediğini düşünen Türk Dışişleri’nin Irak hükümetine ‘sert yanıtlar’ niteliğindeki hareket planını da harekete geçirmesi an meselesi. Irak Büyükelçisini geri çekmeyi de bu plana dahil eden Ankara, bölgedeki sivillerin korunmasına dönük özellikle Amerikan hükümetinden güvence almayı planlıyor. Musul’da 1 milyondan fazla sivil olduğunu hesap eden Türkiye, dünya kamuoyuna “Siviller zarar gördüğünde bunun sorumluluğu Amerika öncülüğündeki Irak ve koalisyon güçleridir” mesajı vermeye hazırlanıyor. Bu arada Başika kampındaki Türk askeri varlığının geri çekilip çekilmemesi Ankara’nın öncelikli gündem maddesi olacak. Devletin zirvesinin bu sorunun yanıtı için Ankara’da üst düzey toplantılar yapması bekleniyor.

“Denge politikası şart”

Peki bundan sonra Ankara’yı neler bekliyor? Ankara, Musul operasyonunu hep uzaktan mı izlemek zorunda kalacak? Amerika da, Irak gibi Türkiye’yi dışladı mı? Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen DW’nin sorularını yanıtlarken, Irak merkezi hükümetine bağlı güçlerin Amerikan desteğiyle ön planda olmasının doğal karşılanması gerektiğini belirtiyor ve operasyonun bir noktasında Türkiye’nin operasyona dahil olma ihtimalinden söz ediyor. Türkiye’nin operasyonana katılamama konusunda yaşadığı gerginliğin operasyon sonrası Musul’un yeniden yapılanmasına dönük endişelerden kaynaklandığını anlatan Sinan Ülgen’e göre, şimdiden çok gerilmenin gereği yok. “Çünkü çok zor ve çok uzun bir operasyon olacak, zamana yayılacak bir operasyon olacak” diyen Ülgen, Türkiye’nin bundan böyle çok daha dikkatli bir politika ile ilerlemesinin bölgedeki dengelerin korunması adına hayati olduğuna dikkat çekiyor. Ülgen, Türkiye açısından Amerika’nın da anlayışla karşılanması gerektiğini söylerken, “Operasyonun Irak merkezi hükümetinin egemenliğinde olan bir toprak parçasında gerçekleştiği unutulmamalı” diyor. Ülgen’e göre, Amerika bu yüzden operasyonun duyurusunu Irak hükümetine bıraktı ve bölgedeki dengeleri ‘dikkatle koruyarak’ operasyonu sürdürmeye kararlı olduğunu gösterdi.

"Türkiye iç kamuoyuna oynuyor”

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’ndan (TEPAV) Nihat Ali Özcan, Musul’un doğusuna yapılan bombardımanla birlikte harekatın sinyalinin verildiğinin anlaşılması, sonrasında da kimsenin kimseye ‘gücenmemesi’ gerektiğini anlatıyor. Özcan, DW’nin “Amerika Türkiye’ye haber vermeyerek bölgedeki gerilimi mi tırmandırdı” sorusuna doğrudan ‘hayır’ diyor ve bölgedeki dengelere dikkat çekiyor. Irak hükümetinin başından beri Türkiye’yi istemediğini, bunun da Amerika’nın gözünden kaçmadığını anlatan Özcan, “Türkiye Amerika için bölgede Suudi Arabistan’ı, Katar’ı temsil ediyor, tablo daha da karmaşık hale gelmesin diye de Türkiye’yi operasyondan uzak tutuyor” diyor. Amerika’nın önceliğinin Türkiye’yle ilişkileri kotarmaktan çok DEAŞ’la mücadele olduğunun altını çizen Özcan, “Bunun için de öncelikle Irak başbakanının sorun çıkarmaması gerekiyordu. Bu yüzden de operasyonun duyurusunu Irak başbakanının yapacağı söylendi” yorumu yapıyor.

Nihat Ali Özcan, Türkiye’nin Irak’la gerilimi tırmandırarak, Amerika’ya sert mesajlar vererek daha çok ‘iç kamuoyuna oynadığını’ düşünüyor. “Oysa Türkiye operasyona katılmak yerine, operasyonda başka roller üstlenebilir” diyen Özcan, sivillerin korunması ve insani yardımlar konusunda Türkiye’nin devreye girebileceğine vurgu yapıyor. Operasyon olsa da, olmasa da Türkiye’nin ‘terör’ konusunu gündeminden düşürmemesi gerektiğini anlatan Özcan, “Bir süre sonra, Türkiye’nin içindeki terörle mücadelede sıkıntı yaşanmaması gerekiyor ki, bu konuda ne adımlar atıldığını bilmiyoruz. Türkiye buna odaklanmalı. Amerika ve Irak’la yaşanan gerilimi sürdürmek ülkeye hiçbir kazanç getirmez” mesajı veriyor.

Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü

En Çok Okunan Dünya Haberler
En Önemli Dünya Haberler
En Çok Okunan Haberler