Kürtler, Ankara Ve Washington; Dostluk, İhanet Ve Düşmanlık Üçgeni
Kürtler, Ankara ve Washington, dostluk, ihanet ve düşmanlık üçgenini oluşturuyorlar ve hiç şüphesiz bu üçgenin batı kenarı diğer iki kenarı kendi menfaatlerinin kurbanı yapacaktır.
Tesnim Haber Ajansı - Batılı güçler Kürtleri kendi menfaatlerine ulaşmak için kullanıyorlar. Bu yüzden onlar Kürtlerin federalliğini ya da bağımsızlığını desteklemeyecektir ve Washington gibi batılı güçlerin Kürtlere olan desteği sadece Suriyeli Kürtlerin düşmanı olan Türkiye’yi de stratejilerine ortak kıldıkları zaman gerçekleşecektir.
Demokratik Suriye Meclisi Eş Başkanı İlham Ahmed, geçtiğimiz günlerde Suriye’nin kuzeyinde federalizmi savunduğunu ve federal sistemin amacının Suriye halkının ortak yaşama imkanını güçlendirmek olduğunu açıkladı. Bu konu kendi içerisinde yeni bir konu değildir ve daha önce de diğer Kürt taraflar tarafından açıklanmıştır.
Suriye Kürt Ulusal Konseyi ve Demokratik Toplum Hareketi temsilcisi Aldar Halil, Suriye krizinin çözümü için federalizmin en iyi seçenek olduğunu belirtiyor. Aldar Halil konuyla ilgili olarak şu ifadelerde bulundu: “Suriye’nin kuzeyinde federalizm olmadan, ülkedeki krizin çözümü mümkün değildir.”
Aldar Halil dışında Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistem Eş başkanı Mansur El Selam da bu konuyu vurguluyor ve “Suriye krizinin çözümü için tek yol federal sistemin oluşturulmasıdır” ifadesinde bulunuyor.
Bu, Suriye’nin kuzeyindeki Kürt yetkililerin bu ülkede federalizmle ilgili açıklamaları ve tutumlardır ama acaba Kürtlerin böyle bir olayın gerçekleşmesini istemesinin dışında, onların bu konuyu vurgulamasının başak bir nedeni var mıdır?
Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerin açıklamalarına dikkat edildiğinde, Türkiye’nin Suriye’nin bir komşusu olarak, bu konudaki etkili faktörlerden biri olduğu görünüyor. Örneğin Kuzey Suriye ve Rojava Kurucu Meclisi Demokratik Federal Sistemi Eş Başkanı Hediye Yusuf, geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin Suriye’nin El-Bab gibi bölgelerine saldırmasının amacının Kürtleri engellemek ve IŞİD’i kurtarmak olduğunu açıklamıştır.
Hediye Yusuf, Suriye Kürtlerinin Türkiye karşısında kendisini savunacağını vurgulamıştır. Buna dayalı olarak acaba Suriyeli Kürtlerin hareketi şu an savunma amaçlı mıdır yoksa bir saldırı haline mi dönüşmüştür?
Kuzey Suriye ve Rojava Kurucu Meclisi Demokratik Federal Sistemi Eş Başkanı, geçtiğimiz günlerde şu açıklamalarda bulundu: “Bize göre Erdoğan histerik bir hastalığa yakalandı. Onun ifadeleri gerçek dışı olmakla birlikte sadece hayal ürünüdür ama Suriye halkı Türkiye Hükümetinin böylesi bir tutumunu kabul etmemektedir. Bu bölgede kendini teşkilatlandıran halk, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyini işgal planlarını suya düşürecek ve burayı Türk kuvvetlerine mezar edecektir. Suriye, Erdoğan’ın hayallerini gerçekleştireceği bir yer olmayacaktır ve Onun ifadeleri hayalden öte bir şey değildir.”
Hediye Yusuf daha önce de şu açıklamalarda bulunmuştu: “Federal sistem, Suriye’yi bölen bir sistem değildir ve Suriye’nin kuzeyindeki federal sistem, birleşik Suriye’nin bir parçası olacaktır ve bu bağlamda bu kantonların birleşmesi ve bu bölgelerin federal sistemle birbirine bağlanması kesindir.”
Ancak Washington bu konuya farklı yaklaşmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakan Yardımcısı Anthony Blinken, ülkesinin Suriye’nin kuzeyinde Kürt kantonların YPG’nin kontrolü altında birleşmesine karşı olduğunu vurgulamıştır.
Washington’un tutumu çelişkilidir; çünkü Amerika Birleşik Devletleri Kürtleri silahlandırmaktadır ama John Kirby Amerika’nın YPG’ye silah verdiğini yalanlamıştır. Amerika’nın çelişkili davranışları Suriyeli Kürtlerin Washington’un ihanetinden korkmasına neden olmuştur.
Kürtler, Ankara ve Washington, dostluk, ihanet ve düşmanlık üçgenini oluşturuyorlar ve hiç şüphesiz bu üçgenin batı kenarı diğer iki kenarı kendi menfaatlerinin kurbanı yapacaktır. Washington eş zamanlı olarak hem Suriye hem de Ankara Kürtleriyle dostluk kurarken, Suriyeli ve Türk Kürtler birbirlerinin düşmanıdır.
