İran Yasalarında Evlenme Yaşı ve Nikah Kaydı


İran Yasalarında Evlenme Yaşı ve Nikah Kaydı

İran İslam Cumhuriyeti nizamında, 3 tevhidi dinin mensupları azınlık olarak tanınmıştır. bu dinlere mensup olanlar için ayrılmış haklar ve imtiyazlar var ki buna, dini azınlıkların "özel hakları" tabiri kullanılıyor.

Bilindiği üzere evlilik, insan hayatının en kritik ve hassas olaylarından ve insanlık toplumunun en önemli kurumlarından sayılır.

Ancak ortak hayata başlamak ve evlenmek için evlenmek isteyen kişilerin gerek akıl, gerek vücut olarak olgunlaşması ve gereken hazırlıklara sahip olmaları gerekiyor.

Bu konu o kadar önemlidir ki dünyadaki birçok hukuk sistemlerinde, evlenmek için minimum yaş sınırları belirlenmiştir.

İran'ın hukuk sisteminde de baştan beri, evlenme yaşının alt sınırı muhtelif gelişmelerden dolayı değişerek, farklı kurallar geliştirilmiştir.

Ancak sonunda İran medeni kanununun 1041 maddesinde evlenme yaşı belirlenmiş oldu.

Hicri Şemsi 1370 yılında onaylanan medeni kanunun 1041. maddesi uyarınca, hicri şemsi olarak 13 yaşını doldurmayan kız çocukları ve 15 yaşını doldurmayan erkek çocuklarının evlenebilmesi için  yetkili mahkemenin teşhisiyle ve maslahata uyulması şartıyla babalarının izin vermesi gerekiyor.

Böylece bu madde uyarınca İran'da halihazırda kızlar için evlilik yaşı 13 ve oğlanlar için de 15 yıldır, ancak evlilikten önce bu 3 şart aranıyor:

1-Velinin izin vermesi: Yani veli bu evliliği kabul ettiğine dair iradesini ilan etmelidir, velinin eveti, gereklidir ancak yeterli değil.

2-Çocukların maslahatına uyulması: Çocuğun maslahatı çok akışkan bir kavramdır ve fıkıhta "gıbta" olarak geçmektedir, Çocuk Hakları Konvansiyonu 33. maddesinde ise çocuğun ali çıkar ve maslahatları anlamına geldiği ifade edilmiştir, ancak çocuk maslahatının ne olduğunu teşhis etmek gerçekten çok zor bir iştir.

3- Yetkili mahkemenin onayı: Çocukların bu evliliklerde haklarını temin edebilecek en önemli şart ise, yetkili mahkemenin müdahalesi ve onayıdır. Yetkili mahkeme ancak çocuğun çıkarının ihraz edilmesi halinde evliliğe izin verir.

Mahkeme onayı olmadan bu tür evlilikler, çocukların istismarına imkan sağlayabilir.

Bu bağlamda yetki sahibi mahkeme ise, aile mahkemesidir.

Şunu da ifade etmek gerekiyor ki, çocuğun maslahatı farklı meselelere göre ihraz ediliyor, örneğin ailevi, ekonomik, toplumsal durumu, eğitimi ve hatta yasal şartlar dikkate alınıyor.

Mesala, eğer evlilik, çocuğun eğitimini engellerse, bu çocuğun maslahatına uygun olmayabilir, bu yüzden hakim, bu gibi evliliklerin çocuğun lehine olup, olmadığını göz önünde bulundurması gerekiyor.

Ayrıca İslam Ceza Kanunu'nun 646 maddesi uyarınca, ergenlikten önce evlilik bazı şartlar altında yasaktır ve yapanı için ceza belirlenmiştir.

Bu maddeye göre, velinin izni olmadan ergin olmayan çocuğun evlenmesi yasaktır, eğer bir erkek, ergin olmayan bir çocuk ile evlenirse bu, medeni kanunun 1041. maddesinde belirlenen kurallara aykırılık teşkil eder ve 6 aydan 2 yıla kadar değişen cezası var.

İran hukuk sistemindeki kurallar ve yasalar uyarınca, nikahın resmen kayda geçmesi gerekiyor.

İslam Ceza Kanunu'nun 645. maddesi uyarınca, aile varlığının korunması için daimi evlilik ve boşanma vakaları, kurallar uyarınca kayıt altına alınması zorunludur, eğer bir erkek, resmi kayda başvurmadan daimi evlilik yaparsa veya boşanırsa, bir yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.

Bu madde konusu olan suç, kamu suçlarından sayılır ve davacının şikayetine de ihtiyaç yoktur.

İslam Ceza Kanunu'nun 645. maddesinde geçenlere göre, zevce (kadın) için evlilik vakasının kayda geçmemesi suç sayılmaz, ancak erkek, evlilik kıyıldıktan sonra, kayda başvurması ve yasal görevini yerine getirmesi gerekiyor.

Ayrıca Aileye Destek Layihasının 44. maddesinde, daimi evlilik vakasını noterlikten kayda geçirmeyen erkek için 20 milyondan 100 milyona kadar para cezası öngörülüyor.

Evliliğin kayda geçmemesinden kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi için sadece erkek için ceza uygulanması yeterli değil ve kadın, evlendiğini kanıtlaması için aile mahkemesi nezdinde dava açması gerekiyor, davaya bakmak için zaman lazım olduğu ve nikahlı kadını sıkıntıya soktuğu  ve de mahkemenin yükünü arttırdığı için Aileye Destek Lahiyası, erkeğin cezalara tahammül etmesinin yanısıra, nikah vakasını aynı ceza dosyasında kayda geçirmesi gerekiyor ve nikahlı kadının yeni dava açmasına ihtiyaç yoktur.

İran İslam Cumhuriyeti Anayasası uyarınca, bütün mezheplerin mensupları kanun karşısında eşittir. Bununla birlikte, tanınan dini azınlıklar için evlilik, boşanma, miras vb. kişisel hallerde bir imtiyaza sahipler, kanun uyarınca, dini azınlıklara mensup kişiler, mensubu olduğu dine uygun ayin ve törenlerini yerini getirebilir.

İran Anayasası'nın 13. maddesine göre, "Hristiyanlık, Yahudilik ve Zerdüştlük" olmak üzere 3 din mensupları, evlilik, boşanma, miras ve vasiyet gibi kişisel hallerde, kendi mezheplerine göre kuralları yerine getirir, hatta İran mahkemeleri nezdinde bir dava açılırsa bile hakim, onların kendi mezheplerindeki kurallara göre kararını verir.

İran'da dini azınlıklara mensup kişilerin evliliği ve kayıt işlemleri, kanun uyarınca yapılır.

Evlilik kayıt işlemleri konusunda, dini azınlık mensubu olan bir İranlı ile diğer İranlılar arasında bir fark yoktur. Ancak dini azınlıklara mensup kişiler, kendi dinlerine göre, evlilik, boşanma ve miras gibi hallerde ayin ve merasimlerini yerine getirmekte serbestler.

Zerdüştlük mensupları hakkında ise şunu ifade etmeliyiz ki, Zerdüştlük'te mehirlik yoktur, bu yüzden evlilik cüzdanının mehirlik kısmında, Zedüştler'in tüzüğünde geçen maddelere yer verilir.

Zerdüştler arasında yaygın olan kültüre göre, her mahallede bir mubit (Zerdüşt ruhanisi) var.

Mubit hem nikahı kıyabilir, hem de kayıt işlemlerini yapabilir. Ancak genellikle, nikahı Mubit kıyar, ardından noterlikte kayıt işlemleri yapılır.

Yahudilerin evlilik kaydı hakkında ise şunu ifade etmek gerekiyor ki, Yahudilerin nikahı yetki sahibi ruhani tarafından kıyılır. Ardından noterlikte kayıt işlemleri, Müslümanların evliliklerinde olduğu gibi yapılır.

Her iki aşamayı geride bırakan evlilikler, resmi bir evlilik sayılır. Yani hem nikahın kıydırılması hem de noterlikte kayıt altına alınması gerekiyor.

Nikah kıyılırken okunan hutbede, Tevrat'tan dualar, gelin ve damat tarafından yinelenir ve her iki taraf, birbirine vefakar kalmalarına dair söz verir.

Çocuklara bakılması gibi diğer konularda ise, Yahudiler de aynen İran'daki Müslümanlar gibi ülke kanunlarına tabi tutulur ve İran İslam Cumhuriyeti'nin kuralları ve yasaları uyarınca tarafların görev ve sorumlulukları belirlenir, ancak boşanma meselesi, bir şeri mesele sayıldığından, yetki sahibi ruhani tarafından yapılır.

Eğer taraflar birbirinden ayrılmak isterse yine ruhani iki tarafının hazır bulunduğu celsede boşanma siğasını okur. Burada üzerinde durulması gereken önemli bir konu ise, Yahudilik'te siğanın gıyabi olarak okunması yoktur. Yahudiler arasında da mehirlik konusu yaygındır, kadının getirdiği çeyize göre, mehirlik belirlenir ve noterlikte de kayda alınır.

 Hristiyanlar'ın evlilik kaydı konusunda ise şunu söylemeliyiz ki, hş. 1363 yılı onaylı kanun uyarınca, İran'daki Protestanlar'ın evlilik kuralları belirlenmiş ve Protestan kilisesi yetkilileri ve ruhani liderlerince onaylanmıştır ki bazı bölümleri şöyledir:

-Evlilik ile ilgili bütün yasal işlemlerin yapılması gerekiyor.

Hristiyanlık'ta evlilik daimi ve kutsal, toplumsal ve ailevi bir sözleşmedir. Nikah, ruhani yetkili tarafından kilisenin kuralları ve geleneklerine göre 3 tanık ve 2 muarrifin (tanıtan kişi) huzurunda kıyılmalıdır.

Düğün, anane ve görenek kısmında ise her şey İran kültürüne uygun şekilde yapılır. 

-Evlilik merasiminden önce, nikahı kıyan kişi, bütün şartlara uyulması ve gereken bütün belgelerin hazırlanarak, kilise ve noterliğe teslim edilmesine dikkat etmesi gerekiyor.

-Evlilik merasiminden sonra, evlenen karı-kocanın ismi ve kişisel bilgileri, kilisedeki defter ve kilisenin noterliğinde ülke kuralları ve yasalarına uygun şekilde kayda geçiyor.

-Kilisenin noteri, yasal işlemlerin ardından birini karı, diğerini kocaya vermek üzere evlilik belgesini iki nüshada hazırlaması gerekiyor.

Evet, İran İslam Cumhuriyeti nizamında, 3 tevhidi dinin mensupları azınlık olarak tanınmıştır. Bu dinlere mensup olanlar için ayrılmış haklar ve imtiyazlar var ki buna, dini azınlıkların "özel hakları" tabiri kullanılıyor.

Bu haklar ve imtiyazlar, mezhebi haklar, kişisel hallerdeki bağımsızlık, siyasi, toplumsal, kültürel haklar ve eğitim başta olmak üzere geniş bir yelpazeden oluşuyor.

En Çok Okunan Yaşam/Kültür Haberler
En Önemli Yaşam/Kültür Haberler
En Çok Okunan Haberler