ABD'nin Terörist Tanımı


ABD'nin Terörist Tanımı

Geçtiğimiz hafta, adı İran'da bir dönem terör ile anılan, örgüt lideri Meryem Recevi ile ABD'li senatörler Arnavutluk'un başkenti Tiran'da bir araya geldi.

Tesnim Haber Ajansı - Geçtiğimiz hafta, adı İran'da bir dönem terör ile anılan, örgüt lideri Meryem Recevi ile ABD'li senatörler Arnavutluk'un başkenti Tiran'da bir araya geldi. Adı İran'da pek çok terör olayına karışmış bir örgütün lideri olan Meryem Recevi ile ABD'li Cumhuriyetçi üç senatör Arnavutluk'un başkenti Tiran'da bir araya geldi. Kendisini Halkın Mücahitleri olarak adlandıran örgüt özellikle 1979 İslam İnkılabının ardından gerek devlet adamları gerekse sivillere yönelik pek çok saldırı ve suikastten sorumlu tutuluyor. İnkılabın ardından 17 bine yakın kişi hayatını kaybetti ve bunların 12 bini bu örgütün eylemlerinin kurbanı oldu.

Görüşmede; Recevi'nin ABD yönetiminin İran'a yönelik yaptırım ve eylemlerini memnuniyetle karşıladığı aktarıldı. Recevi, ABD'nin İran'da yönetim biçimini değiştirme çabalarını takdir ettiğini belirtti.

Görüşmede İran'da rejim değişikliği çabaları, yaptırımlar ve İran'ın Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgeye yönelik faaliyetlerinin engellenmesi gibi konular ele alındı.

Örgütün Saddam döneminden itibaren yakın bir zamana kadar Irak'ta kampı bulunuyordu ve İran-Irak savaşında Saddamı desteklemişti. Ayrıca Irak eski diktatörünün muhalifleri bastırmasına da yardımcı olmuşlardı. Örgütün halen hayatta olan üyeleri şu anda Tiran'da bulunuyor. Recevi ile ABD'li senatör John McCain Nisan'da yine Tiran'da bir araya gelmişti.

Recevi'nin liderliğini yaptığı örgüt kısa bir süre öncesine kadar Batılı ülkelerin terör listesinde bulunuyordu. Ancak 2008'de İngiltere, 2009 Avrupa Birliği ve 2012 itibariyle de ABD ile Kanada örgütü terör listesinden çıkardılar. Bu durum İran İslam Cumhuriyeti yönetiminin tepkisine neden oldu. Ama hiç bir şey değişmedi.

2000’li yıllarda İran devleti bu terör örgütüne karşı hukuki girişimlerde bulunmuş ve bu örgütü dünyada terör örgütleri listesine aldırmıştır.  Ama birkaç yıl sonra örgütün Avrupa ve Amerika’da yaptığı lobi çalışmalarıyla 2012’de bu örgüt ismini terör örgütü listesinden çıkartmıştır. Örgüt, 800 avukatlı Amerika merkezli Akin Gump Strauss Hauer & Feld şirketine milyon dolarlar ödeyerek kendini aklamak çabasında bulunmuştur. Bu arada Siyonist lobilerin işbirliği göz ardı edilmemelidir. Halkın Mücahitleri terör örgütünün, terör listesinden çıkarıldığı 2012’de örgüt MOSSAD’la işbirliği yaparak İran’ın nükleer uzmanlarından iki kişiye Tahran’da suikast düzenlemiştir. Newyork Times, NBC ve Newyorker gibi Amerika basın organlarında bu işbirliğinin haberi verilmiştir.

Bunlar, Batı ile İran halkının 80. yıllarda en büyük katili olan Münafıklar örgütünün bağlantılarının bir bölümüdür.

2016 yılının temmuzunda bu terör örgütün birçok üyesi; Avrupa, Amerika ve Arap ülkelerinden devlet adamlarının katılımı ile bir kongre gerçekleştirdi.

Paris’te İran rejimini devirmek sloganı ile düzenlenen bu kongreye onlarca batılı ve Arap yetkili katıldı. Kongreye ev sahipliği yapan Fransız yetkililerden başka; Arabistan İstihbarat eski Başkanı Turki el Faysal, Donald Trump’un yardımcısı Newt Gingrich, Mısır Meclis Başkanı Birinci Yardımcısı Süleyman Vehdan, Hollanda İşçi Partisi eski Başkanı ve Ban Ki Moon’un Irak işleri temsilcisi Adrianus Petrus Melkert, İtalya Dışişleri eski Bakanı Giulio Terzi, FBI eski Başkanı Louis Freeh, Newyork Belediye eski Başkanı Rudy Giuliani, Amerika Büyük Savcısı Michael Mukasey, Amerika Deniz Kuvvetleri eski Komutanı James Conway,  Amerika Demokrat Partisi Milli Komitesinin eski Başkanı Howard Dean, Amerika’nın Irak’ta terörizme karşı güçlerinin eski Başkanı Wesley Martin, Cezayir, Ürdün, Mısır, Fas, Bahreyn, Kuveyt, Tunus, BAE, Arabistan, Yemen ve Lübnan’dan Arabistan’a bağlı olan siyasi kanatlardan yüksek rütbeli kişiler katılmıştır. Bunlardan başka batılı ve Arap istihbarat görevlileri de katılmışlardır.

Teröristler listesinden çıkarılmış bu örgütün ne yaptığına ve İran halkının hafızasında nasıl kaldığını anlamak için onların eylemlerinden birini anlatayım sadece:

1981 ağustosu, örgütün İnkılap devletine karşı başlatmış sokak savaşının ilk ayları, kör terörler stratejisi seçilmiş. Birçok adam sadece sakallı olduğu için ekmek alırken, bakkaldan çıkarken, parkta ailesi ile eylenirken, camiden çıkarken katledildi. Bu işin ilk aşaması, genel korku ve halkta İnkılaba karşı karamsarlık oluşturmak. İkinci aşama devrim muhafızları ve İnkılap komiteleri üyelerine karşı özel operasyonlardı. İnkılap komiteleri ve devrim muhafızlarında üye olan vetondalar tespit edilip, kendileri ve yahut aileleri katl ediliyordu.

Bu operasyonların gerçekleşmesi için örgün çeşitli mahallelerde sesi dışarı vermemek için ayarlanmış evler aldı.

Bu operasyonlardan birisi; 3 devrim muhafızının derisinin soyulması, tüm vücutlarının ateşe verilmesi, organlarının kesilmesi ve öldürülmesidir. Onları daha sonra Tahranın dışında bir köyde gömüldüler.

İşte o operasyonun kareleri:

 

Bu çete AB ülkeleri açısından hiç bir kötülük yapmayan, normal faaliyetlerde bulunan ve destek almaya layık olan bir örgüt olarak tanımlandığı bir halde, İran insan haklarına aykırı kurallar nedeni ile ambargolarla karşılaşmak zorundadır!

Geçen yıl ki kongre bitmesine rağmen; ABD senatörleri, onlarca Avrupalı ve Arap siyasetçi bu örgün lider kadroları ile görüşmeye devam ediyor, yani İran ve Irak halkından binlerce insanı katleden bu terör örgütü, batıda ve Arap ülkelerinde kolay bir şekilde toplantılarını yapıp örgütlenmeye devam ediyor.

Buna rağmen böyle kongrelerin çok büyük faydalarını görmekteyiz ki o da; teröre karşı koalisyon kurup mücadele etme iddiasında bulunan Arap ve batılı güçlerin bu iddiada ne kadar sadık olduklarının belirlenmesidir. İnanmalıyız ki dünyada açık bir gerçek var öldürülen kişi; İranlı, Iraklı, Suriyeli veya herhangi bir Müslüman ülkenin sıradan olan halkı veya emperyalizme karşı dimdik duran siyasi yetkilisi olursa onu öldürmek terör sayılmayıp çok kolay bir şekilde göz ardı edilebilir.

Teröristler dünyada sadece bir batılıyı öldürüldüğü zaman kötü kişi olarak değerlendiriliyorlar. Bunun nedeni de Müslümanın ve doğu insanının batı gözünde zaten insan olmadığını ve insani değerlerin onun hakkında geçerli olmadığıdır. Tabi ki Batı Asya’da (Ortadoğu) insanların değil petrolün son damlasına kadar demokrasi savaşları olacaktır. Amerika demokrasiyi insan için değil petrol için istiyor. Bu petrol için hizmet eden her bir faktör demokrasi kadar saygılı ve hatta kutsal olabilir. Bu faktörler vahabiyet, sağcı ve solcu terörizm olsa bile.

 

Mesud Sadr

En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler