Barzani İsrail’e Güvendi Ve Kürt Halkına İhanet Etti/Irak Ordusu Kerkük’e Girdiğinde Bazı Kesimler Kaos Çıkarmaya Çalıştı


Barzani İsrail’e Güvendi Ve Kürt Halkına İhanet Etti/Irak Ordusu Kerkük’e Girdiğinde Bazı Kesimler Kaos Çıkarmaya Çalıştı

Kürdistan Yurtseverler Birliği Siyasi Büro üyesi ve Parti’nin Kerkük sorumlusu, Irak’ta yaşanan olaylar hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Tesnim Haber Ajansı - Kürdistan Yurtseverler Birliği Siyasi Büro üyesi ve Parti’nin Kerkük sorumlusu Asu Mament ile yapılan röportaj:

Kendinizi tanıtır mısınız?

Asu Mament, Kürdistan Yurtseverler Birliği Siyasi Büro üyesi ve Parti’nin Kerkük sorumlusuyum.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, dün bir açıklama yaparak Referandumu yapmış olmasaydık bile bize saldıracaklardı, şeklinde bir açıklama yaptı. Bu ifadeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Açıkçası yanlış kararlar, referandum yapılması konusunda ısrar edilmesi, AB, ABD ve komşu ülkelerle herhangi bir koordinasyon içerisine girmeden, kimseye danışmadan alınan kararlar nedeniyle böyle bir durumla karşı karşıya kaldık. Kendi kaderini tayin konusunda referanduma gitmek her halkın hakkıdır ancak, bu karar, merkezi hükümetle diyalog içerisinde alınmalıydı.

Bazı baskılar yapılmış olabilir, ancak Irak ordusu ve Halk Seferberlik güçlerinin Kerkük’e girmesi meselesi az önce söylediğim gibi danışma, istişare ve koordinasyon içerisinde gerçekleşmiş olsaydı bu duruma gelinmezdi. Büyük devletlerin bölgesel ülkelerin ve komşuların sözlerine kulak verilmedi bu nedenle böylesine sorunlu bir noktaya gelmiş olduk.

Peki referandumdan önce sizinle KDP arasında herhangi bir istişare meydana geldi mi? Konuya ilişkin uyarıda bulundunuz mu?

Kesinlikle…KYB’nin liderleri, KDP ile yaptığımız ortak toplantılarda düşüncelerini ilettiler. Kürt halkının tamamını ilgilendiren konularda alınacak kararlar, mutlaka Kürdistan Parlamentosu tarafından alınmalıdır. Referandum gerçekleşmeden önce bir oturum yapıldı ve bu oturumda biz referandumun Kürt halkının hakkı olduğunu ancak bunun Irak Merkezi yönetimi ve komşularla istişare ile yapılması gerektiğini ifade ettik. Birleşmiş Milletler temsilcisi ve ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, referandumun şimdi yapılmaması için mesaj gönderdi, onların uyarılarına uyulmalıydı. Referandumun hemen öncesinde ise kendilerine söyledik; hadi diyelim Kürdistan bölgesinde yaptınız, ancak anlaşmazlık bölgelerinde neden bunu yapıyorsunuz?” dedik. Ardından bizzat Barzani’nin kendisine ‘şayet bu referandumda ve bağımsızlık ilanında ısrar ederseniz savaş çıkar, iç savaşa yol açarsınız, sorun çıkar.’ diye uyardık. Arkadaşlar da şahittir, Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin yedi yetkilisi olarak Kerkük Valisi Necmeddin Kerim hariç bütün liderlerimiz Barzani’yi uyardı. Bu uyarılar üzerine referandumdan hemen önce bize Kerkük gibi anlaşmazlık bölgelerinde referandumun yapılmayacağına dair bize garanti verdi, sonra bu kararından caydı. Ve işte yaşananlar…

Peki Barzani neye güvendi, kimden garanti aldı? Neye güvenerek bu referandumu yaptı? Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?

Çocuk bile bilir bunları. İsrail nere Kürdistan nere. Biz defalarca söyledik, İslam Cumhuriyetinden kardeşlerimizle, Türkiye’den kardeşlerimizle ortak hareket etmeliyiz, bizim kaderimiz aynıdır diye söyledik. Hatalı politikalar maalesef Barzani’yi ve Kürdistan’ı bu noktaya getirdi.

Peki bundan sonraki süreçte anlaşmazlık bölgelerinde yönetim nasıl olacak? Anayasaya göre Ortak bir yönetim mi olacak yoksa tek taraflı olarak Irak ordusu tarafından mı yönetilecek?

Biz Irak yönetiminden en uygun çözümü ortaya koymalarını istiyoruz. Irak hepimizin ve anayasa da herkes için en uygun referanstır. En kısa zamanda Irak Kürt bölgesel Yönetimi’nin Bağdat’a heyet gönderip Merkezi yönetim yetkilileriyle bir araya gelmesi gerekir. Her şey anayasaya göre yapılmalıdır, anayasa herkes için gerekli garantileri içinde barındırır. Irak halkının bütün oluşumları kendine anayasada yer bulur. Anlaşmazlık bölgelerinde meydana gelen çatışmalara ve sorunlara da mutlaka anayasa çerçevesinde sorun bulunmalıdır. Irak Yüksek Seçim Kurulu, şayet tarafsız bir yapı olsaydı böyle bir duruma meydan vermezdi. Çünkü biz baştan beri sorun çıkabileceğine dair hem yazılı hem de sözlü uyarılarda bulunduk. Herkes buna tanıktır. Bazı şeyleri tabi medyada konuşamazsınız, burada bütün ayrıntıları açıklayamam. Ancak ben şahsi olarak kendim KDP yetkililerine yalvardım, “elinizi öpeyim yapmayın, bu çok büyük sorunlara yol açar” dedim. Ben bizzat Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’e bunun önüne geçmesini rica ettim. Ona “Kalk Mesut senin sözünü dinler, lütfen bu duruma müdahale et” dedim, Barzani Kerkük’ü ziyaret ettiğinde de uyarılarımıza devam ettik bizleri dinlemediler. Bu arada şunu söylemek istiyorum, Necmeddin Kerim bu olanların baş sorumlularından biridir.

Peki Necmeddin Sizin partinizin üyesi değil miydi?

Evet zahiren öyleydi. Partimizin üyesiydi ama başkalarının sözlerini dinliyordu.

Yine Mesut Barzani’nin dünkü konuşmasına dönmek istiyorum. Bazı çevrelerin ihanet ettiğine değindi. Kimleri kast etti sizce? İhanet suçlamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben Kürt halkının bilinçli bir halk olduğunu düşünüyorum. Yaptıklarıyla Kürt halkına ve Kürdistan’a hıyanet eden Barzani’dir. Kerkük’ün haline bakın diğer bölgelerin içinde bulunduğu şu duruma bakın. Kerkük halkı üç seneden beri Şiisiyle Sünnisiyle, Arabıyla Kürdüyle Türkmeniyle buradaki barışı muhafaza etmek ve Kerkük’ü saldırılardan korumak için büyük fedakarlıklar yaptı. Irak halkı ve halk Seferberlik güçleri de tanıktır ki biz Kürdistan Yurtseverler Birliği olarak Kerkük’ü korumak için kan döktük. Şayet Kürdistan Yurtseverler Birliği olmasaydı Kerkük’ün sonu, IŞİD’in işgal ettiği Musul ve Selahaddin gibi olabilirdi.

Maalesef biz istemediğimiz halde referandumu bize dayatan onlar oldu. Biz hiçbir zaman halkımıza ihanet etmedik. Bizim Kerkük’te ilk çatışmaların ardından silah bırakmamızın nedeni Kerkük’te kan dökülmemesi içindi. Bilindiği gibi bizim imkanlarımız sınırlı ve Irak ordusuyla karşılaştırılamaz. Irak ordusunun uçakları, tankları ve ağır silahları var bizimse yok. Burada izlenilmesi gereken yol, az önce de ifade ettiğim gibi çözüme ulaşmak için diyalog kurarak tarafların onayını almaktan geçer, bu açık. Dolayısıyla halkına ihanet eden biz olmadık.

Şu an Altınköprü’de Irak ordusuyla Peşmerge arasında çatışmalar sürüyor. Sizce bu çatışmalar devam ederse Irak ordusu Erbil’e girer mi?

Bir şey diyemem bu konuda ancak açıkçası bazı kesimler ve özellikle de bazı medya kuruluşları, Irak ordusu Kerkük’e girdiğinde kaos çıkarmaya çalıştılar, ortalığı velveleye veren yayınlar yaptılar. Bunların başında K 24 kanalıyla Rudaw gelmektedir. Halbuki herkes biliyor ki çatışmalarla bir yere varılmaz, bir şey elde edilemez. En iyi çözüm merkezi hükümetle bir şekilde anlaşmak ve anayasa çerçevesinde bir çözüme ulaşmaktır. Bir taraftan KDP Peşmergesi Irak ordusuyla Altınköprü’de çatışıyor diğer taraftansa Iraklı yetkililerle sınır kapılarının teslim edilmesi vs. gibi konularda çözüme ulaşmak amacıyla Musul’da görüşmeler yapıyor. Bir taraftan sorun çıkartmaya devam ediyorlar diğer taraftan çözüm arıyorlar, görüşmeler yapıyorlar. Biz ilk günden beri halkımızın Kerkük’te sağlık ve eman içerisinde kalması için çaba sarf ettik. Biliyorsunuz ilk günden itibaren bazı sorunlar yaşandı, insanlar Kerkük’ten kaçtılar. Allah’a hamdolsun her geçen gün ilerleme kaydediliyor, şu an güvenlik ve istikrar var siz de görmüşsünüzdür şehirde. Kaçanların birçoğu kente geri döndü. Ancak Erbil yönetimi maalesef bazı yolları açmayarak kaçanların kente dönmemesi gibi bir eğilim içerisinde. Maalesef beşinci tabur çalışıyor, bazı medya grupları durumu olduğundan da kötü göstermek için birbiriyle yarış içerisinde. Sizinle açık konuşmak istiyorum. Evet, Irak ordusu ve Iraklı güçler kente girdiğinde bir takım sıkıntılar yaşandı, hak ihlalleri oldu, Halk seferberlik güçlerinin adını kullanarak bir takım sorun çıkartmak isteyenler olmadı değil. Ancak Allah’a hamdolsun Irak yönetimiyle irtibata geçtik ve çıkması muhtemel olayların önüne geçildi.

Sizce Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin Erbil’de yönetimde tek başına söz sahibi olması ihtimali var mı? Gidişat o yönde mi? Son dönemde Barzani oldukça zayıfladı, zaten kriz içerisindeydi. Kürt halkının en azından bir kısmının gözünde başarısız bir siyasetçi gibi görünüyor ve istifasını da verdi zaten. Sizce KYB’nin Goran ve Komel gibi hareketlerle işbirliği içerisinde Erbil’de iktidarı devralması söz konusu olabilir mi?

Biz, Kürtlerin birliğini savunuyoruz. Ancak bu noktaya gelinmesine yol açan insanlar politikalarını değiştirmelidir. Biz herhangi bir siyasi partiyi politika sahasından uzaklaştırmak gibi bir niyetimiz yok. Partilerin durumunun ne olacağına Kürt halkı karar verecektir. Barzani’nin akıbetinin ne olacağına da halk karar verecektir. Bütün partilerden oluşan bir heyet, Bağdat’a giderek sorunların çözümü için Irak hükümetiyle diyaloğa girmelidir. Zira bölgede insanlar birçok sorunla karşı karşıya. Maaş sorunu vs. gibi birçok sorunlar anayasal çerçevede halledilmeli, Kürt halkının sorunları diyalogla çözüme kavuşturulmalıdır.

Peki bu süreçte KDP ile KYB arasındaki anlaşmazlıkların bir çatışmaya evrilmesi ihtimali var mı?

Biz herhangi bir çatışma olmasını arzu etmiyoruz. İster Kak Mesud’un liderliğini yaptığı parti olsun isterse başka bir parti olsun bizimle herhangi bir askeri çatışma yaşamalarını istemiyoruz. Buna da elimizden geldiği kadar izin vermek istemiyoruz.

Bir başka sorum da referandum sırasında İsrail bayraklarının taşınmasıyla ilgili olacak. Neden Barzani böyle bir şeye izin verdi? Neden Türk ve İran halkının Kürdistan’daki referanduma olumsuz yaklaşmasına neden olacak bir tutum içerisine girildi? Neden Kürdistan ve Kürt halkıyla işgalci Siyonistler arasında bir yakınlık ya da stratejik bir ittifak varmış gibi bir izlenim verildi?

Bunu Mesut Barzani’nin kendisine sorun. Ben bu konuda bir şey söyleyebilecek durumda değilim. Neden böyle bir şeye izin verdi açıkçası bilmiyorum.

Şunu söylemek istiyorum yapılması gereken İslam Cumhuriyeti ve Türkiye’ye heyetler gönderilmeli, onların referandum konusundaki görüşleri alınmalıydı. Nitekim İran’dan bir heyet geldi, Kürdistanlı yetkilileri ziyaret ettiler.

Peki heyetin başında Kasım Süleymani mi vardı?

Hiç şüphesiz Kasım Süleymani’nin taraflar arasında iletişim kurma konusunda çok önemli rolü oldu.

Çok teşekkür ediyoruz verdiğiniz bilgiler için…

Ben teşekkür ederim.

İslam Özkan

En Çok Okunan Röportaj Haberler
En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler