Cehaletin İtikadı Yoktur!


Cehaletin İtikadı Yoktur!

İran halkı bu yıl Hacca gitmemeye karar verince, Suud hanedanlığını bir telaş, bir korku sardı. Neden mi?

Tesnim Haber Ajansı - Kerbela Kâbe alternatifi değildir, hakkın tuğyana galip geldiği beldedir

Kâbe bütün insanlığın kalbidir ve Müslümanların hac farizası için Allah tarafından tayin edilen beldedir.

Kâbe Allah'ın evidir... Bir kere bu böyle bilinsin.

Kerbela ise, Kıyam önderlerinin ayağa kalktığı ve saltanata, şirki tevhide tercih edenlere,  tuğyana ve zalime karşı kutlu bir kıyamın meydanıdır.

İmam Hüseyin'in neden Mekke'yi değil de, Kerbela'ya gitmeyi tercih etti?

İmam’ın Kerbelay’ı Kâbe’ye alternatif bir düşünceyle seçmediğini en cahili bile biliyor. Ancak bunun tersini söyleyenler cehaletten değil, kasıtlı olarak böyle düşünüyor. İmam’ın mücadelesi, sadakati ve neden Kerbela’ya yol aldığı ile ilgili detaylıca konuşmak lazım. Ancak konuyla ilgili sayısız kaynak mevcuttur.  (Doğru kaynaklardan araştırılıp okunmayı tavsiye ediyorum… )

Ayrıca İmam Hüseyin’in Mekke’de savaşmayı neden reddettiğini de iyi düşünmek lazım. Neden çölü tercih etti? Neden Kerbela’ya vardığında hüzünlendi ve “burada kamp kuracağız” dedi?

Karşısında devasa bir ordu, savunmasız bir avuç insan ve çölün acımasızlığı?

İmam Hüseyin’in bu tercihi neden haramzade Yezit’i (l.a) çılgına çevirdi?

İmam’ın haramzade mel’un Yezit’in hükümetini meşru görmemesinin en büyük sebebi neydi?

İmam’ın bu tercihini herkesten çok Yezit ve avenesi biliyordu. Dolayısıyla Mekke’de İmam’a kurulan tuzak üzerinde durulduğu takdirde çok önemli ayrıntılar karşımıza çıkacaktır. Ancak İmam Mekke’de savaşmayı ve kanının akıtılmasını reddederek Kerbela’yı tercih etti. kurulan tuzak ters tepti…

Bunun sebebi neydi?

Yoksa İmam Hüseyin Mekke’ye karşı yeni bir kutsal belde inşa etmeye mi kalkışıyordu?

Günümüze kadar süregelen ve birileri tarafından ısrarla çarpıtılarak aktarılan Kerbela kıyamı/destanı, ne yazık ki amacından uzaklaştırılmaya çalışılıyor.

İmam Hüseyin’in kıyamını ve kanın kılıca galebe çaldığı er meydanını itibarsızlaştırılmak istenmesiyle alakalıdır bu bitmek bilmeyen çarpıtmalar.

Bu necis toplum bugün de aynı kin ve nefretini kusmaya devam ediyor.

İmam Hüseyin’i sevenleri hedef almaktan hiçbir zaman vazgeçmeyen bu zümre, hakikatin seyrine karşı necis ağızlarını her açtıklarında necaseti kusuyor.

Geçen yıl Mina’da hac farizasını yerine getirirken terör saldırısında hayatını kaybeden hacıların sayısı 7 bin civarında. Sorumlular hala buna karşı hesap vermek yerine aynı tehditleri savurmakla ahkâm kesildiler.

Kısaca şunu söylediler; Hacc için gelirseniz ölürsünüz…

Bu tehdidi görmek istemeyenlerin, başvurduğu tek yolları vardı, iftira kampanyası düzenlemek…

Binlerce hacı can güvenliği sağlanmadığı için Hac’a gitmeme kararı aldı. Fetva ise, Velayeti Fakih makamında olan Seyyid Ali Hamanei’den geldi.

Suudi makamlarınca can güvenliği sağlanmayan hacı adayları, bu yıl ki haklarını saklı tutarak Hacca gitmediler. Mekke’de can güvenliğinin kalmadığına kanaat getirerek gitmediler.

Barışın teminatı olan belde, artık güvenilmez bir belde haline gelmiştir. Haramın işlenmediğine dair Allah tarafından verilen teminat Suud hanedanlığı tarafından ortadan kaldırıldığına tanık oluyoruz.

Yezit’in Mekke’de yürüttüğü yönetim şeklini aratmayan bu despot anlayış, Müslümanların ibadetlerine engel olmaktadır. Kendisine muhalif olanların kanını da bu beldede dökecek kadar gözü dönmüş bir hanedanlık…

Bütün bu olup bitenleri anlamak ve doğru hareket etmek yerine, 1400 yıllık kin ve nefret merkezli politikalarını yalanlarla yürütmeyi tercih ediyorlar.

İran halkı bu yıl Hacca gitmemeye karar verince, Suud hanedanlığını bir telaş, bir korku sardı.

Neden mi?

Kerbela’da toplananların onlara 1400 yıl önce yaşananları hatırlattığı için.

Orada toplananların kendilerine yönelik bir tehdit oluşturduklarını bildikleri için.

1400 yıl önce saraylarını başlarına yıkan kıyamın, bugün için nasıl bir korku sağladığını fark ettikleri için.

Nasıl ki o gün, “Hüseyin Kâbe’ye meydan okuyor. Meşru yönetime karşı başkaldırmış, Ulul-emre itaat etmiyor.” Propagandasını yürüttüyse, bugün de benzer propagandalar yürütüyor;

“İranlılar Kâbe yerine Kerbela’da hac yapmaya karar verdiler…”

Suudi Arabistan yönetimi İslam dünyasını bu yalanla kandırarak, İslami İran halkına karşı başlattığı linç kampanyası yürütüyor.

Suçunu örtmek adına ve saltanatını korumak adına her türlü hileye başvuran Suud hanedanlığına karşı ses çıkaracak erdemli bir topluluk aramızdan çıkmayacak mı?

Ne zamana kadar gasıp ve haramzade Suud hanedanlığının yaptıklarına karşı sessiz kalacağız?

Bir tarafta bu kirli kampanya yürütülürken, beri tarata cahil bir zümre cehalette sınır tanımıyorlar. Bu zümre cehalet üzere hareket ettiği için ne Şia, ne de Sünni’dirler.

Cehaletin itikadı yoktur!

Çünkü hangi tarafta yer alırlarsa alsınlar, hakikate karşı cehalete hizmet ediyorlar.

Tekrarlayalım; Mekke’nin alternatifi Kerbela değildir, Kerbela ziyareti de Hac değildir. Kâbe hac ibadeti için Allah tarafından belirlenen beldedir. Kerbela ise, Kâbe’yi işgal eden zihniyete karşı kıyam için seçilen yerdir. İkisi de birbiriyle ilişkilidir.

Bunun sırrını bilemeyenler ise, bulanık suda balık avına çıkanlardır.

Konuyla ilgili daha önce yazdığım ve oldukça olumlu tepki alan yazımı aşağıdaki linkte okuyabilirsiniz.

Aydın Altay

En Önemli Yaşam/Kültür Haberler
En Çok Okunan Haberler