Trum’ın İlk Önceliği Ve Halep’in Kurtarılmasının En Önemli Mesajı/ Amerika’nın Suriye Hakkındaki Tutumu Değişmemiştir

Tesnim Haber Ajansı - İngiltereli bir uzman ve Suriye ile dayanışma üyelerinden biri olan Vanessa Bailey Tesnim Habere verdiği röportajda şunları söyledi: “Trump’ın Amerika’nın Suriye konusundaki dış politikası ile ilgili olarak olumlu bir etkisi olacağını söylemek çok zor ve Barack Obama’nın Beyaz Saray’dan ayrılmadan önceki eylemleri dikkate alınarak, Amerika’nın Suriye ve müttefikleri hakkında duruşunda bir değişiklik yapmasına şahit olmamız mümkün gibi görünmüyor.”

Vanessa Bailey Amerika’nın yeni başkanının “Amerika’yı yeniden güçlendir!” sloganıyla demokrat adaylardan Hillary Clinton ile seçim yarışına girdiğini ve bu ülkeyi kalkındıracağı konusunda halka sözler verdiğini ve hükümetinin önceliklerinden bahsettiğini belirterek şu ifadelerde bulundu: “Trump defalarca açık bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail Rejimini desteklediğini vurguladı ve “İsrail’in bölgedeki güvenliğini sağlama” konusunun önceliği olduğunu belirtti.”

Vanessa Bailey röportajın devamında Barack Obama’nın başkanlığının son günlerinde Suriye’de ılımlı muhalifler olarak adlandırılan teröristlere silah gönderilmesi yasağını kaldırması ile ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu: “Suriye içerisinde yapılan bu hareket, doğrudan Rusya’yı tehdit etmek demektir. Çünkü bu silahlar sadece askeri uçakları değil, yolcu uçaklarını da düşürme gücüne sahiptir ve bununla birlikte Suriye hava sahasının çok sayıda Rus savaş uçağının uçuş bölgesi olduğunu da biliyoruz.

Amerika’nın bu eylemi açık bir şekilde bu ülkenin Suriye Rejimini devirme konusunda hala kararlı olduğunu gösteriyor. Amerika aynı şekilde Suriye topraklarındaki coğrafi hedefini ilerletmeye çalışıyor ve tabi bu hedef İsrail’in bölgedeki güvenliğini garantilemeyi de kapsıyor.”

Vanessa Bailey röportajının başka bir bölümünde Halep’in teröristlerin işgalinden kurtarılmasına değinerek şunları söyledi: “Bana göre Halep’in doğu bölgelerinin dört buçuk yıldır Nusra Cephesi tarafından işgali, bu şehri Suriye’nin genelinde yaşanan olaylardan daha küçük bir toplum olarak gösteriyor. Biz batı medyası tarafından Suriye halkının büyük bir kısmının susturulmasına ve izole edilmesine şahit olmaktayız. Halep’in batısında yaşayan bir buçuk milyon kişi, evlatlarından, babalarından, annelerinden ve akrabalarından 11 bin kişiyi teröristlerin Halep’in batı bölgelerinde gerçekleştirdiği intihar saldırılarında ve bombardımanında kaybetti. Bu katliam halkın bu şehirde Amerika Koalisyonunun teröristler ve Halep’te El-Kaide’ye bağlı milisler tarafından gerçekleştirdiği vekalet savaşına gösterdiği direnişi cezalandırmak için hemen hemen Suriye’nin her tarafında yaşandı.

Bu yüzden Halep’in batısındaki halkın sesi dört buçuk yıldır görmezden gelindi ve duyulmadı. Onların sadece mazlumluklarının sesi görmezden gelinmedi hatta sivil toplum örgütleri, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye yenilerde Halep’in doğusundan ayrılan yüzbinlerce Suriyeliyi unuttu. Onların sesi duyulmuyordu ve şimdi bu büyük zaferden dolayı onların sesi duyuluyor. Bu defa kazanılan zafer inkâr edilemez bir zaferdi. Daha önce, yabancı uşakların, askerilerin, Nusra Cephesinin ve soğukkanlılıkla ve acımasızca masum insanları idam eden, ilaç ve gıda ambargosu uygulayan ve Halep’in doğusunda hükümet iddiasında bulunan teröristlerin sesi duyuluyordu. Bu yüzden Halep zaferi sonunda Suriye halkının sesinin duyulduğunun göstergesidir. Şimdi bu sesleri her zaman Suriye halkının ve hükümetinin bağımsızlığını ve bu ülke halkının ülkelerinin kaderini belirleme hakkına sahip olduğunu savunan bağımsız medya ile birlikte ana medya akımı da yansıtıyor.”