Teröristlerin Kürt Topraklarındaki Siyah Ticareti-2 | Avrupa'da PKK Mafyası


Teröristlerin Kürt Topraklarındaki Siyah Ticareti-2 | Avrupa'da PKK Mafyası

Uyuşturucu kaçakçılığı çoğunlukla PKK’yla bağlantılı daha küçük şubeler tarafından yürütülmektedir. ABD Hazine Bakanlığı'na göre, PKK şubelerinden birini Kongra-Gel olarak bilinen kendi ağına sahip Avrupa'da uyuşturucuların üretimi, taşınması ve kaçırılması için kullanıyor.

Tesnim Haber Ajansı - Her zaman PKK teröristlerinin en ciddi gelir kaynaklarından biri uyuşturucu madde kaçakçılığı olduğunu bilinir. Bu terörist örgütün uyuşturucu kaçakçılığının tarihçesi, yöntemleri ve uyuşturucu trafiğinin yollarının araştırılması, teröristlere para kazandırmanın bu yönteminin hem bölge için ne kadar yıkıcı bir boyuta hem de bu maddenin dağılımına sahip olduğunu göstermektedir.

PKK'nın uyuşturucu kaçakçılığı tarihi 1980’lere dayanıyor. 1980'lerde örgütün en büyük gelir kaynağı olan Lübnan’ın Bekaa Vadisi'nde, uyuşturucu satımı ve ticareti vardı. Bekaa Vadisi'nde PKK'nın kurulduğu dönemde, Bekaa vadisinin tarımsal üretiminin yaklaşık yüzde 85'i haşhaş ekimiydi ve PKK, uyuşturucunun yanı sıra antik ve tarihi eser kaçakçılığı da yapıyordu. Türkiye üzerinden yaptığı bu ticaretle yıllık 900 milyon dolar gelir sağlıyordu.

Buna ek olarak, üçüncü kongrede alınan bir karara göre; örgüt Kürt iş ve sermaye sahiplerinden haraç aldı. (Kazemi, Ahmad, Asya Kitapları 4, Uluslararası Kültürel ve Çalışmalar ve Araştırmalar Enstitüsü, Tahran, Çağdaş Abrar, s. 285)

Uyuşturucu kaçakçılığı çoğunlukla PKK’yla bağlantılı daha küçük şubeler tarafından yürütülmektedir. ABD Hazine Bakanlığı'na göre, PKK şubelerinden birini Kongra-Gel olarak bilinen kendi ağına sahip Avrupa'da uyuşturucuların üretimi, taşınması ve kaçırılması için kullanıyor ve onun faydalarıyla yani geliri ile silah alımı yapıyor.

2010 yılında, Washington Yakın Doğu Politika Enstitüsü'nden araştırmacılar, PJAK ve PKK'nın organize uyuşturucu kaçakçılığı yoluyla uluslararası güvenliği tehdit ettiğini ilan etti.

PKK için uyuşturucu kaçakçılığının en önemli alanlarından biri, dağıtımının önemli bir yüzdesine sahip olan Avrupa'dır. PKK, Altın Hilal'de (Pakistan, Afganistan, İran ve Türkiye’den) Avrupa'ya kadar rakibi olmayan uyuşturucuların gerçek ustalarından biri haline geldi. Almanya'da kullanılan uyuşturucunun % 80'i PKK ve PJAK üyeleri tarafından sağlanmaktadır.

Türk polisi birkaç kez PKK ajanlarının gönderdikleri uyuşturucu maddeleri tespit etmiş ve ele geçirmiştir.  25 Ekim 2010'da, Türkiye'nin güneydoğusundaki 7 köyde PKK ile ilgili 6 tondan fazla uyuşturucu madde tespit edildi ve ele geçirildi. Şubat 2009'da, İstanbul'da da PKK'ya ait 140 kilo eroin bulundu.

ABD Hazine Bakanlığı 30 Mayıs 2008'de, uyuşturucu kaçakçılığı örgütleri listesine PKK'yı koydu. Her ne kadar ABD hükümeti PKK'nın organize suçlar yaptığını bilmesine rağmen uygulamada, örgüte karşı pek bir şey yapmadı. Son 3 yıldır PKK'ya silah ve askeri teçhizat gönderdi ve PKK’nın Suriye'deki şubesine İŞİD’le mücadele bahanesiyle yardım ederek PKK'ya doğrudan katkıda bulunmuştur. Elbette, bu uygulama, Batı'nın ve özellikle de Amerika Birleşik Devletleri'nin enstrümantal bir bakışla terörizm konusuna geri dönüyorlar.

Stratejik İzleme Enstitüsünün deklarasyonuna göre PKK, Avrupa Birliği'nde 19 terör örgütü içinde yer alan, 42 terör örgütü ve uyuşturucu kaçakçıları arasında kilit rol oynayan ve çok ciddi çalışan ve en önemlisidir. PKK aslında Avrupa Birliği'nde kaçakçılık piyasasını elinde tutmaktadır. Bu örgüt sadece madde üretmekle kalmaz, aynı zamanda zor ve şiddet kullanarak fon toplar, aynı zamanda maddeleri doğrudan satar.

Kürt Yezidi Kültürel Ve Sosyal Kurumunun Başkanı "Şeyh Morad Khalat" 8 Mart 2017’de Almanya'da "Lalish Center"( Duhok, Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde bir topluluk merkezi) olarak bilinen Kürdistan İklim Bölgesindeki Bas Haber Ajansı'na verdiği röportajda; PKK, yerinden edilmiş insanlara ve kurbanlara ve Şengal olayı mağdurlarına yardım etme kisvesi altında milyonlarca avro topladı, ancak bugüne kadar bu yardımlar, yerinden edilmiş insanların eline geçmemiştir açıklamasını yaptı.

PKK, Avrupa uyuşturucuların yarısını sağlıyor

2017'in Ağustos ayının sonlarında, uyuşturucu madde kaçakçılığı ve dağıtımı alanında çalışan ve Avrupa uyuşturucu maddelerinin yarısını sağlayan PKK’ya bağlı bir ağı çökertildi.

Belçika resmi haber ajansı bu operasyonla ilgili rapor verdi: "Avusturya ve Belçika ülkelerindeki eşzamanlı bir polis operasyonunda PKK'ya ait bir uyuşturucu madde kaçakçılığı şebekesi yok edildi. Bu şebekenin merkezi Belçika’daki Hasselt şehriydi. Belçika'daki Anversa ve Hollanda'daki Rotterdam limanlarından giren uyuşturucu madde Avrupa çapında dağıtılıyordu."

Bu rapora göre,  PKK şebeke üyeleri uyuşturucu maddeyi Belçika Hasselt şehrine naklettikten sonar maddeyi 5 kilogramlık paketlerde araçlara yerleştirip saklayarak kendi temsilcileri aracılığıyla Almanya, Avusturya, Fransa, Hollanda ve İsviçre ülkelerine ulaştırılıyordu.

Belçika polisi kuvvetleri Belçika Hasselt şehrinde bu şebekenin merkezi olarak bilinen bir evde, 30 kilogram kokain 12 kilogram endüstriyel uyuşturucu madde birkaç silah ve nakit olarak 800.000 Avro bulundu.

WikiLeaks tarafından yayınlanan belgelere göre; ABD Hazine Bakanlığı, PKK liderlerinden bazılarını tehlikeli uyuşturucu kaçakçılarının kara listesinde yer aldı.

WikiLeaks belgesine göre, beş PKK lideri; Cemil Bayik, Devran Kalkan, Remzi Kartal, Sabri Ok ve Adem Uzun, ticari suçlar, kaçak uyuşturucu maddelerin nakli ve dağıtımı yapan dünyanın en tehlikeli uyuşturucu kaçakçılarının kara listesinde yer aldılar.

Belgede, PKK yetkililerinin uyuşturucu madde ticaretini PKK’ya bağlı örgütler için bir finansman ve lojistik kaynağı olarak kullandıkları belirtiliyor.

WikiLeaks raporunda, KCK olarak bilinen Kürdistan Toplumları Meclisi; ABD İçişleri Bakanlığının 13224 numaralı yönergesi ile uyumlu olarak 1997'de terör örgütü olarak tanımladığı PKK örgütünün politika ve stratejisini sürdürmeye devam ediyor. Ayrıca 2008 yılında, Kongra-Gel adlı bir PKK organı  (KCK'daki en yüksek yasama organı) terör örgütü listesine eklenmiştir. Sonra her üç örgüt (PKK, KCK, Kongra-Gel) silahlı saldırı, uyuşturucu madde ticareti, yasak ekipman ticareti, insan kaçakçılığı yoluyla kar elde etmek ve göçmenlerin sınırlardan yasadışı geçirilmeleri gibi terör suçları ile suçlandılar.

Türkiye'deki Çanakkale Üniversitesi'nde profesör ve (USAK) Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı olarak görev yapan Sedat Laçiner, “Uyuşturucu madde PKK'nın başlıca gelir kaynağıdır.” adlı makalesinde şöyle yazıyor: Terör örgütleri hükümetlerin hatalarından yararlanırlar. Yani hükümetin otorite sahibi olmadığı alanlarda suistifade olur. Bu durumdan yararlanma ne kadar artarsa bu kuruluşlar da aynı ölçüde büyürler. Terör kuruluşlarının ikinci ve önemli sütunu ekonomik altyapıya dayanıyor.

O devamında şöyle yazıyor: ayrılıkçı grupların silah ve patlayıcı madde almak için, teröristlerin günlük ihtiyaçlarını ve benzeri şeyleri satın almak için paraya ihtiyaçları var. Popüler inanışın aksine, paranın çoğu diğer ülkelerden doğrudan doğruya gelmez. Yardım etmek isteyen ülkeler, doğal yöntemleri kullanmayı tercih ederler. Yani parayı teröristlere doğrudan veriyorlar. Terörün ekonomik altyapısının korunması için birkaç temel ilke vardır: 1- İhraç / kara para aklama / Yardım alma 2- gasp, hırsızlık 3 uyuşturucu madde 4-Diğer yasadışı gelirler.

Sedat Laçiner'e göre; uyuşturucu, para kazanmak için en kolay ve devamlılığı olan yoldur. Uyuşturucu pazarının dünyada yaklaşık 400-500 milyar dolar civarında olduğu düşünülürse bu miktar sadece terör örgütlerinin hayatta kalması için değil, aynı zamanda ülkelerin hayatta kalması için de yeterli olacaktır.

Bu uyuşturucu madde piyasasında dönen para neredeyse bir yıllık ABD savunma maliyeti ile aynı seviyededir ve Türkiye'nin gayri safi milli hasılasından biraz daha yüksektir. Avrupa büyük uyuşturucu madde pazarının en önemli alanlarından biridir, PKK bazen pazarın % 80'ini kontrol ediyor, bu yüzden PKK örgütünün neden uzun yıllarca hayatta kaldığını bilmek zor değil.

PKK, kurulduktan kısa bir süre sonra uyuşturucu maddeyi bir mali kaynak olarak kullanmaya başladı. 1980'lerin başında, uyuşturucu maddenin hem üretimini ve hem dağıtımını ele geçirdi. 1982'de, PKK, Lübnan'daki Baalbek ve Haraman (o zaman Suriye’nin kontrolü altındaydı) kampları etrafındaki narkotiklerin yapımında yer aldı.

Beyrut, Sidon, Sur, Mirian ve Trablus limanları, bu aktarımın ana noktalarıydı. Madde oradan Kıbrıs Rum kesimi, Yunanistan ve İtalya limanlarına gönderiliyordu. Bu terör örgütü, narkotiklerin gönderilmesiyle büyük miktarda para kazanıyordu. Maalesef Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan, bu terör örgütünü Türkiye'ye karşı destekliyordu, ya da bu grubun uyuşturucu ticaretini destekliyor ya da görmezden geliyordu.

Türkiye, uyuşturucunun Avrupa'ya ulaşımında en önemli yollarından biridir. PKK'nın, doğudan batıya uyuşturucu kaçakçılığı için pozisyonun ne kadar önemli olduğunu anlaması çok uzun sürmedi. Teröristler büyük miktarda para olduğunu fark ettiler. İlk olarak, kaçakçıların seyahat etmelerine izin verdiler ve sınırlarda onların güvenliğini sağladılar. 1980'lerde, Türkiye'nin doğu köylerinde ve sınır bölgelerinde düzenlendiği gibi bölgede PKK için güvenlik sağlamak zor değildi. Çünkü Türkiye'nin doğudaki köylerinde ve sınır bölgelerinde örgütleniyordu. Örgüt, İstanbul'a ve Avrupa'nın diğer büyük şehirlerine ulaştığında, PKK grubu için uyuşturucu transferi ve dağıtımı daha kolaylaştı.

BBC, pazarın % 80'inin Kürt asıllı Türk vatandaşlarına ait olduğunu ve PKK'nın bunu yönetmekte olduğunu söylüyor. BBC ayrıca binden fazla PKK üyesinin İngiliz cezaevlerinde olduğunu rapor etti. Türk makamlarına göre, 1984 ile 2000 yılları arasında, PKK'nın 700 üyesi, Avrupa'da uyuşturucu kaçakçılığı ve dağıtımı suçlamasıyla tutuklandı. Bu rakamlar, PKK'nın tüm Avrupa ülkelerinde yüzlerce kişiyle uyuşturucu madde alanında faaliyette bulunduğunu göstermektedir.

Bütün bu verileri incelediğimiz zaman, PKK'nın uyuşturucu ile büyüdüğü söylememiz şaşırtıcı değildir. Bu arada uyuşturucu, kaçakçılık, gasp/hırsızlık olaylarında yeni bir mafya ortaya çıktı. Bu oluşum, PKK mafyası olarak adlandırılabilir. Zihniyetini, terör örgütlerinin klasik zihniyetinin ötesine taşıdı.

Zamanla, dışardan katılımcılar bu ağı oluşturdular ve bu ağ Avrupa, Asya ve Afrika'ya yayıldı. Politikaları PKK grubuna aykırı olarak bilinen bazı örgütlerin de bu PKK mafyasına katılması şaşırtıcıdır.

 

En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler