Güney Kafkasya’da Siyonist Rejim’in Güvenlik Karşıtı Stratejileri


Güney Kafkasya’da Siyonist Rejim’in Güvenlik Karşıtı Stratejileri

Güney Kafkasya'nın jeopolitik ve jeostratejik önemini fark eden Siyonist rejim, son yıllarda bu bölgedeki varlığını ve etkisini artırmaya odaklandı.

Tasnim Haber Ajansı - Orta Asya coğrafyası ve özellikle Güney Kafkasya bölgesi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin resmen dağılmasından bu yana büyük güçler arasında rekabet odağına dönüşmüştür. Dünyanın doğusu ile batısı arasında köprü gibi bağlantı kuran bölge, petrol ve doğalgaz rezervleri bakımından önemli kaynaklara sahiptir. İran İslam Cumhuriyeti, bölgesel yakınlığı, tarihi bağları ve jeokültürel konumu nedeniyle başta Azerbaycan Cumhuriyeti olmak üzere Kafkasya bölgesinde de etkin bir role sahiptir. Son zamanlarda Güney Kafkasya bölgesi özellikle Azerbaycan'da gerilimlere tanık olduk. Bunun arkasında şer odaklarının çabası olduğu aşikardır.

İran İslam Cumhuriyeti'ne yönelik düşmanca tavrını sürdürmek ve Orta Doğu dışında yeni müttefikler bulmak amacıyla Kafkasya Bölgesi ve özellikle Azerbaycan Cumhuriyeti’ne yaklaşan Siyonist rejim, çıkarlarını güvence altına almak ve gerginlik yaratmak için bölgeyi oyun alanı haline getirmiştir.

Siyonist Rejim’in İran İslam Cumhuriyeti’nin yanı başındaki Kafkasya ve özellikle Azerbaycan'daki varlığı ve bu ülke ile stratejik işbirliğini aşağıdaki yazıda ele alacağız.

Siyonist Rejim’in Azerbaycan Cumhuriyeti Stratejisi

Tel Aviv rejiminin İran'ın etkin varlığını engellemek için bölgede izlediği stratejilerden biri, Bakü'deki planlı varlığını sürdürmek, Azerbaycan ile münasebetlerini stratejik ilişkiler düzeyine kadar geliştirmek ve Azerbaycan'ın farklı kesimlerinde varlığını genişletmektir. Genel olarak Siyonist rejim, ekonomik meseleler ve askeri üs kurmak gibi taktikleri kullanarak Azerbaycan'daki nüfuzunu artırmaya çalışıyor. Ayrıca Siyonist rejimin Azerbaycan ile ilişkilerinin temel amacı, rejimin ilk başbakanı David Ben-Gurion’un İsrail'in bölgedeki Arap olmayan ülkelerle ilişkilerini geliştirme ihtiyacına ilişkin tavsiyesini uygulamak, Azerbaycan'daki büyük enerji rezervlerinden yararlanmak, Azeri Yahudilerini işgal altındaki topraklara transfer etmek, İran İslam Cumhuriyeti’nin sınırlarına yaklaşmak, İslamcılığın yayılmasını önlemek, bu ülkedeki sapkın mezhepleri güçlendirmek, siyasi meşruiyet krizini aşmak ve Kafkasya'da İsrail karşıtı bir cephenin oluşmasını engellemektedir.

Rejim, petrolünün yüzde 40'ını Azerbaycan'dan sağlıyor. Bu petrol, Bakü'den Türkiye'nin Akdeniz'deki Ceyhan limanına ve oradan da İsrail'e boru hattıyla taşınıyor. Azerbaycan ise silah ihtiyacının önemli kısmını İsrail'den karşılamaktadır. Hartes gazetesine göre İsrail ile Azerbaycan Cumhuriyeti askeri malzeme, silah ve mühimmatı içeren birkaç yüz milyon dolarlık askeri anlaşma imzaladı. 2018 yılında Siyonist Rejim ile Azerbaycan arasındaki ticaret hacmi, 5 milyar dolar civarındaydı.

İsrail’in Azerbaycan’a ihracatı ağırlıklı olarak askeri silah ve teçhizatan oluşurken, Azerbaycan, İsrail’e en çok petrol ihraç ediyor.

Azerbaycan'ın Ermenistan ile savaştaki askeri üstünlüğünün nedeni İsrail’in Azerbaycan’a yaptığı askeri teçhizat, silah, füze, radar sistemi, mühimmat ve özellikle insansız hava aracı (İHA) ihracatıdır.

İran’ın Azerbaycan Cumhuriyeti Stratejisi

Güney Kafkasya'nın jeopolitik ve jeostratejik önemini fark eden Siyonist rejim, son yıllarda ekonomik ve kültürel faaliyetlerden askeri ve güvenlik faaliyetlerine yoğunlaştı. Böyle bir durumda İran İslam Cumhuriyeti'nin rejimin planlı adımlarına karşı Kafkasya ve bölge ülkelerine yönelik yeni stratejiler izlemesi ve hayati menfaatlerini koruması doğaldır. Bu stratejiler genel olarak şu iki alanda özetlenebilir: Birincisi, İran İslam Cumhuriyeti ile Kafkasya’daki ülkelerle bölgesel ilişkileri güçlendirmek ve ikili ilişkileri geliştirmek için bir strateji benimsemektir. Bu kapsamda Kafkas ülkeleriyle ekonomik işbirliği geliştirmek, kalkınma programlarının etkilerinden yararlanmak, kültürel ortaklıkları güçlendirmek ve bilimsel, kültürel ve siyasi derneklerdeki faaliyetleri artırmak gibi konulara odaklanmalıdır. İkincisi, İran İslam Cumhuriyeti'nin ulusal güvenlik stratejisi, dünya güçlerinin hiçbirinin meydan okumasına izin vermeyecek belirli ilkelere ve stratejik mantığa tabidir. "Hayber Fatihleri" adlı askeri tatbikat da bu doğrultuda yapılmıştır, çünkü her ülke kendi sınırları içerisinde güvenlik temellerini güçlendirmek için her türlü tedbiri alma hakkına sahiptir ve İran’ın ülkenin kuzeybatısında askeri tatbikat yapması da kurallara uygundur.

Elbette ki ABD ve Siyonist Rejim’in yıllardır İran-Azerbaycan ilişkilerinde kriz yaratmak amacıyla gösterdiği çabalar İran için çok aşikardır. Bölgedeki bazı fırsatçı ülkeler ise Kafkasya'daki jeostratejik gereksinimlere uyma ihtiyacını görmezden gelerek nüfuzunu artırmayı düşünüyorlar. İran İslam Cumhuriyeti her zaman iyi komşuluk çerçevesinde aynı tarih, dil ve mezhebi paylaşan Azerbaycan ile ilişkilerinin seviyesini yükseltmeye vurgu yapmıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti de, İran ile Azerbaycan arasındaki bağlara dikkat ederken, Siyonist rejim ve ABD'nin bölgede ve özellikle iki ülke arasındaki gerilimi artırma emellerinin farkında olmalıdır.

Sonuç olarak, Güney Kafkasya'da, özellikle Azerbaycan Cumhuriyeti'ndeki son hareketliliğe bakıldığında Tel Aviv rejiminin İran İslam Cumhuriyeti'ne darbe vurmak için Batı Hazar Denizi'ndeki nüfuzunu ve varlığını artırmak istediğini söylemek gerekir.
 
Siyonist Rejim’in Azerbaycan'da bulunması bu rejime İran konusunda daha fazla güvenlik ve istihbarat çalışması yapmasına imkan sağlıyor. Bu avantaj bölgedeki başka hiçbir ülkede mevcut değil. İran İslam Cumhuriyeti, sınırlarının yakınında Siyonist rejimin varlığını kabul edemez. Aynı zamanda zalim ülkelerin ve sahte rejimlerin İran’ın çevresindeki diğer ülkeleri silahlarla donatmasına izin veremez.

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler