Viyana’daki Müzakerelerin İlerlemesi ABD’nin Kararını Bekliyor


Viyana’daki Müzakerelerin İlerlemesi ABD’nin Kararını Bekliyor

ABD'nin İran Özel Temsilcisi'nin kongre oturumunda Viyana görüşmeleri hakkında rapor sunması Viyana’daki müzakerelerin karmaşık hale gelmesinde ABD’nin büyük rolü olduğunu gösteriyor.

Tesnim Haber Ajansı- Avusturya’nın başkenti Viyana'da İran yaptırımlarının kaldırılması konulu sekizinci tur müzakereler Salı günü (8 Şubat) başladı. Ancak Washington'un siyasi kararları görüşmelerdeki ilerlemeyi aksatıyor. Bunun yanı sıra Batı tarafının topu İran sahasına atmak amacıyla başlattığı psikolojik oyunlar devam ediyor.

ABD tarafının Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) çerçevesindeki taahhütlerine dönmek ve yaptırımları kaldırmak için henüz siyasi kararlar almadığına dair birçok kanıt var, örneğin ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley son günlerde Cumhuriyetçi milletvekillerinin İran nükleer anlaşması hakkındaki sorularını yanıtlamak için Kongre’ye gitmişti.

Öte yandan, son birkaç aydır ABD müzakere heyetinde yer alan kişilerin değişmesi veya istifa etmesi, Biden yönetiminde İran konusunda yüksek derecede bir fikir ayrılığı olduğunu gösteriyor.

Biden hükümetinin Senato ile çatışmaları da bu yönde değerlendirilmeli ve Amerikalı müzakerecilere güvenmeyen aşırılık yanlısı Senato üyeleri, Viyana'daki görüşmelerin detaylarını öğrenmek ve bir anlaşmaya varmanın önünü kesmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Son günlerde Cumhuriyetçi senatörler Başkan Joe Biden’ı, Kongre'nin onayı olmadan İran’la yapılacak herhangi bir nükleer anlaşmaya karşı çıkacakları konusunda uyardı.

Ted Cruz liderliğindeki 33 Cumhuriyetçi senatör, Biden’a gönderdikleri mektupta Amerikan yönetiminin İran’la varılacak herhangi bir nükleer anlaşmayı düzenleyecek yasalara bağlı kalınması için “tüm seçenekleri ve mevcut nüfuzlarını” kullanacaklarını bildirdi.

Cumhuriyetçi senatörler mektuplarında Biden’ın Kongre'yle ilgili yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde yeni anlaşmanın uygulanmasına engel olacaklarını belirtti.

Senatörler, olası planlarıyla ilgili ayrıntıları paylaşmadı. Ancak geçmişte Cumhuriyetçiler'in yasaların kabulünü veya Biden yönetimindeki büyükelçilik atamaları gibi görevlendirmeleri yavaşlattıkları biliniyor.

Cumhuriyetçi senatörler ayrıca İran’la varılacak herhangi bir nükleer anlaşmanın, Senato’nun üçte ikisinin tavsiyesi ve onayını alması gerektiğini savundu.

Son aylarda Cumhuriyetçi milletvekilleri İran İslam Cumhuriyeti'ne yönelik yaptırımların kaldırılmasını önlemek için birkaç yasa tasarısı sundu. Bazı Kongre üyeleri de bir sonraki başkanın Cumhuriyetçi Parti adayı olması halinde İran nükleer anlaşmasının yırtılacağı uyarısında bulundu.

Fakat Joe Biden'ın davranışı bu sorunlara çözüm bulmayı düşünmek yerine onları karışladığını gösteriyor.

ABD'li uzman Jeffrey Louis New Public muhabirinin "Biden neden nükleer anlaşmaya dönmeyi erteledi?" sorusuna "Biden eleştirmenleri karşısında korkaça davranıyor. O Beyaz Saray'a girdikten sonra ilk aylarda, nükleer anlaşmaya geri dönmenin sonuçları konusunda endişeliydi ve rakiplerini kışkırtmak istemedi. " yanıtını verdi.

Demokrat Senatör Bernie Sanders'ın danışmanı Matt Dass'a göre Biden'ın aşırılık yanlısı İran karşıtı milletvekilleri grubuyla bir anlaşmaya varması neredeyse imkansızdır.

Öte yandan NewPublic web sitesine konuşan bilgi sahibi kaynaklar, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nin İran masası ekibinde KOEP karşı çıkan bazı yetkililerin varlığının Biden'ın ABD'yi KOEP'e geri getirme konusundaki isteksizliğinde başka bir faktör olduğunu söyledi. Kaynaklar, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'ndeki Batı Asya masasının başkanı Brett McGurk'un New Republic ile yaptığı röportajda olumsuz rolünü örnek olarak gösterdi.

ABD’nin nükleer anlaşma tutumunu eleştiren İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, nükleer anlaşmanın uygulanması ve ABD'nin anlaşmaya geri dönüşünün ele alındığı Viyana'daki görüşmelerin ilerleyebilmesi için alınması gereken siyasi kararlar hususunda ABD'nin yönetim organlarında uyum olmadığını söyledi.

Şemhani Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "ABD'nin yönetim organlarından gelen sesler Viyana görüşmelerinde ilerleme yönünde siyasi kararlar alma konusunda ülkede uyum olmadığını gösteriyor." ifadelerini kullandı.

İranlı yetkili açıklamasının devamında, "ABD hükümeti kendi iç anlaşmazlıklarının bedelini İran halkının yasal haklarını ihlal ederek ödeyemez." değerlendirmesinde bulundu.

Biden hükümetinin anlaşmaya geri dönme hususunda Siyonist Rejim ve Fars Körfezi'ne kıyısı olan Arap ülkelerinin rızasını alma tutumu elbette ki, müzakerelerin karmaşıklığını daha da artırdı.

Batının İran'ı Suçlama Oyunu Devam Ediyor

Aktörlerin çatışan çıkarlarının yanı sıra durumun kötü yönetilmesinin hem müzakereleri yavaşlatacağı hem de Amerikan tarafının iradesini zayıflatacağı açıktır.

Halbuki Batı tarafı, son iki aydır yürüttüğü psikolojik operasyonla, müzakerelerin hızının İran tarafının eylem ve kararına bağlı olduğunu iddia ediyor.

Tüm bunlara rağmen durumu karmaşık bir hale getiren ABD, boş durmadı ve İran'ı suçlamak maksadıyla topu İran sahasına atmak için her türlü çabayı gösterdi.

Son günlerde ABD Dışişleri, Tahran'ın sivil amaçlı nükleer programına yönelik ABD Eski Başkanı Donald Trump döneminde kaldırılan yaptırım muafiyetlerinin yeniden getirileceğini açıkladı.

Yaptırımlardan muafiyet, yabancı ülkelerin ve şirketlerin Buşehr Nükleer Santrali, Arak'taki ağır su santrali ve Tahran'daki araştırma reaktörü gibi İran'ın barışçıl projelerine katılmasına izin veriyor.

Batı medyası bu hareketi ABD'nin iyi niyetinin bir işareti olarak göstermeye çalışsa da Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price, yeni kararın İran için ekonomik bir yararı olmadığını ve taviz anlamına gelmediğini doğruladı. .

Price, "İran'a yaptırımları gevşetmedik ve Tahran Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) kapsamındaki taahhütlerine geri dönene kadar dönmedikçe de bunu yapmayacaktır. Biz tam olarak önceki yönetimin yaptığını yaptık. Uluslararası ortaklarımızın İran'da artan nükleer silahların yayılmasını önleme ve güvenlik risklerini ele almalarına izin verdik" ifadelerini kullandı.

ABD ve Batı tarafı son aylarda müzakerelerin yavaş temposu hakkında İran'ı suçlamaya çalıştı, ancak bu iddiaların gerçeği yansıtmadığına  dair çok sayıda kanıt var. Avrupa Birliği Dış Politika Servisi Genel Sekreter Yardımcısı Enrique Mora ve Avrupalı müzakereciler, önceki tur görüşmelerde İran'ın nükleer taahhütleri konusunda ilerleme kaydedildiğini ifade ederken, yaptırımların kaldırılması alanında ilerleme yaşanmadığını söyledi.

Müzakerelerin durumuna bakıldığında İran’ın diyalog sürecini hızlandırmak için şimdiye kadar görüşmelere yazılı metinler ve hızlı yanıtlarla geldiği ancak Batı tarafının paratikte ciddi adım atmadığı ve psikolojik oyunlara başvurduğu netleşiyor.

Öte yandan nükleer anlaşmaya geri dönmek Biden’ın seçim vaatlerinde yer alıyordu.Fakat yeni hükümet göreve başladığından itibaren Biden ekibinde yer alan isimler çeşitli vesilelerle tutumlarını defalarca yinelediler ve ABD’nin anlaşmaya dönmekten çok uzak olduğunu ileri sürdüler.

Dahası Joe Biden hükümeti görevde bulunduğu bir yıl içerisinde, "KOEP’e ilk kimin dönmesi gerektiği" ve "daha güçlü ve uzun bir anlaşmanın müzakere edilmesinin gerekliliği" gibi tartışmalarla nükleer anlaşmaya dönmekte zamanı kaybetti. Şimdi de suçu İran’ın üzerine atmaya çalışıyor.

 

 

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler