Arap Devletleri Neden İran'a Yöneldi?


Arap Devletleri Neden İran'a Yöneldi?

ABD’nin Tahran’a karşı hava savunma ittifakı kurma çabasının başarısız olması Arap ülkelerinin İran'a yönelik tutumlarını değiştirdiğini gösteriyor.

Tesnim Haber Ajansı- Batı Asya bölgesindeki Arap ülkeleri son zamanlarda İran'a yönelik tutumlarını değiştirmiştir. Bunun birçok nedeni olduğu belirtiliyor. Ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde özel koşulları atlatan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkeler stratejilerini gözden geçirmek zorunda kaldılar.

Uluslararası krizler ile birlikte Arap ülkelerinin yeni siyasi gerçekleri fark etmesi bazı politikaların gözden geçirilmesine ve bölgesel düzeyde ortak çabalara yol açmıştır.

ABD Başkanı Joe Biden'n Batı Asya’ya yaptığı ziyaretin ardından Washington'un Batı Asya'da karşılaştığı birçok sorun ortaya çıktı. Biden’ın İran'a karşı bölgesel bir koalisyon oluşturma planı başarısız oldu ve Batı Asya'daki Amerikan çıkarlarını destekleyen bir askeri itilaf oluşturma arzusu kursağında kaldı.

Riyad-Tel Aviv normalleşme sürecini ilerletmeyi başaramayan Biden, Siyonist Rejimini de hayal kırıklığına uğrattı. Biden, Washington'dan korkmayan ve sömürülmesini önlemeye çalışan bir Suudi Arabistan ile karşı karşıya kaldı.

Cidde Zirvesi’nde Amerika'nın imajı çizildi ve dünya, Arap ülkelerinin İran ile krizin sona erdiğini ve bir arada yaşama sürecinin başladığına tanık oldu.

Arap ülkeleri liderlerinin İran’a yönelmesini olumlu karşılayan bölge yetkilileri, kurumları ve siyasi isimleri tutumlarıyla bölge liderlerinin bu süreçteki hareketini hızlandırmıştır. Yazının devamında, Arapların İran’a yönelme sürecinin ana nedenlerini ele alacağız.

Suudiler Güvenlik ve İstikrar Peşinde

ABD’nin küresel enerji krizinde Arap ülkelerinin desteğini kazanma doğrultusunda Riyad ile yakın ilişkiler kurma çabaları Suudi Arabistan'ın Amerika’nın zayıflığını ve Arap ülkelerinin etkinliğini fark etmesini sağladı. Bu, Riyad'ı Washington ile geleneksel ittifaktan ve ABD politikalarına boyun eğmekten vazgeçirdi ve çok amaçlı ittifakları güçlendirmekle birlikte tüm dünya güçleri ile dengeli ilişkiler kurmakla dış politikasını güçlendirmeye çalıştı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman arasında yapılan son telefon görüşmesi bu kapsamda değerlendiriliyor. Suudi analistler, enerji piyasalarında koordinasyonun ve stratejik dengelerin korunması için işbirliğinin Moskova-Riyad ilişkilerinin gelişmesinin en önemli nedenlerinden biri olduğuna ve Moskova-Riyad ilişkilerinin stratejik bir düzeye ulaştığına inanıyor.

Suudiler için bir başka güvenlik sorunu da Yemen meselesidir; Washington bu sorunu kısa sürede çözmeye yanaşmadığını göstermiştir. Yemen'deki savaş, Biden'ın bölge ziyaretinin gündeminde yer almıyordu. ABD’nin bu tavrı Riyad'ın Yemen krizini atlatmak için bölgesel mekanizmalara yönelmesi gerektiğini bilmesi için yeterliydi. İran'la diyalog, Riyad için hala en iyi seçenektir. Suudi Arabistan'ın bölgesel müzakerelerin devamına yönelik mesajları ve Tahran'ın buna olumlu yaklaşması, Riyad’ın yeni düzen anlayışının göstergesidir.

Yemen krizi Cidde Güvenlik ve Kalkınma Zirvesi'nin gündeminde yer almamasına rağmen bazı Arap liderler bu konudaki tutumlarını dile getirdiler. Örneğin Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi yaptığı konuşmada, “Arap ülkeleri Yemen ve Filistin veya başka bir yerde her zaman barışçıl çözümü yeğlemiştir.” dedi.

Washington’un Tahran Karşıtı Koalisyon Kurma Çabası

ABD Başkanı Biden Cidde Zirvesi’nde yaptığı konuşmada Tahran'ı suçlarken, İran'ın faaliyetlerinin bölgede istikrarsızlığa neden olduğunu iddia etti. Biden, bölgedeki terörle mücadele ihtiyacından bahsederek Washington'un terörle mücadele için bölge ülkeleriyle işbirliğini sürdürdüğünü ileri sürdü. Biden'ın İran karşıtı tutumuna Arap ülkelerinin liderlerinden destek çıkmadı.

Suudi Arabistan Veliahdı Muhammed Bin Selman ise zirvede gerçekleştirdiği konuşmada İran’la ilgili olarak, “Biz İran’ı bölge ülkeleriyle işbirliğinde bulunmaya ve uluslararası kanun ve prensiplere bağlı kalmaya davet ediyoruz.” ifadesini kullandı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan da zirvenin ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Arap NATO'su diye bir şey yok, zirvede de böyle bir şey konuşulmadı. Fars Körfezi ülkeleriyle İsrail arasında İran karşıtı bir savunma ittifakı kurulması konusu gündeme gelmedi." dedi.

Öte yandan Suudi araştırmacı Fawaz bin Kasib el Anzi, Sputink’e verdiği demeçte İran-Suudi ilişkilerine ilişkin, “Tahran-Riyad müzakerelerinin güvenlik seviyesinden diplomatik seviyeye taşınmasından bahsetmek, Suudi Arabistan'ın güven ortamı yaratma yönünde güçlü bir şekilde ilerlediğini gösteriyor. Suudi Veliaht Prensi ve Katar, Kuveyt ve Irak gibi bazı komşu ülkeler tarafından izlenen birçok diplomatik mekanizmaya ek olarak, şeffaflık politikası da benimsenmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Diplomasi Danışmanı Enver Karkaş ise, ülkesinin İran ile ilişkileri yeniden inşa etmek için çabaladığını belirterek, Tahran'a büyükelçi gönderme konusunda çalıştıklarını söyledi.

Bazı Orta Doğu uzmanları, BAE ve Umman liderlerinin Cidde Zirvesi’nde konuşmamalarının, Biden'ın İran karşıtı tutumları karşısında bir sessizlik politikası benimsediklerini ve bu yaklaşıma üstü kapalı bir muhalefet anlamına geldiğine inanıyor.

Tel Aviv ve Riyad ile Normalleşme Hayali

Biden'ın bölge ziyaretine umut bağlayan Siyonist liderleri, Suudi Arabistan'ın normalleşme sürecine gireceğini bekliyorlardı, ancak hayal kırıklığına uğradılar. Siyonist Rejimin eski askeri istihbarat başkanı, yaptığı bir analizde ABD Başkanı Joe Biden'ın Orta Doğu ziyaretinin kaybedeninin Tel Aviv olduğunu ve kazanan tarafın da Suudi Arabistan olduğunu itiraf etti. Bu tür analizlerin sebebi Suudi Arabistan'ın normalleşme konusundaki kararlı duruşudur. Filistin meselesi için tek çözüm yolunun iki devletli çözüm olduğunu belirten Suudi Arabistan, Tel Aviv'in bu yönde hareket edene kadar ilişkilerde normalleşme olmayacağını duyurdu.

Riyad'ın tavrını olumlu yorumlamaya çalışan İsrail ordusu sözcüsü Ran Kochav da dahil olmak üzere Siyonist liderler, Suudi Arabistan ile güvenlik ilişkileri ile ilgili bilgilerin detaylarının asla paylaşılmayacağını söylediler.

Ancak gerçek şu ki, Riyad'ın Tel Aviv'e yakınlaşması Suudilerin bölgede beklediği dengeyi sağlamayacak, aksine bu ülkenin sorunlarının derinliğini artıracaktır.

İran-Arap Uzlaşmasına Bölgesel Destek

Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan ile ilişkileri normalleştirmek için yürütülen müzakereler hakkında bilgi veren İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, müzakerelere arabuluculuk yapan Irak yönetiminden, Suudi Arabistan'ın müzakereleri "kamuoyuna açık siyasi görüşmeler aşamasına" taşımaya hazır olduğuna dair bir mesaj aldıklarını aktardı. Emir Abdullahiyan, "Biz de görüşmelere siyasi düzeyde devam edebilmek ve nihayetinde Suudi Arabistan ile İran arasındaki diplomatik ilişkilerin normale dönmesine yol açabilmek için hazır olduğumuzu duyurduk" diye konuştu.

Irak Dışişleri Bakanı Fuat Hüseyin ise, İran ile Suudi Arabistan arasında gelecekte doğrudan bir görüşmenin yapılması için çalıştıklarını belirtti.

Son günlerde Fuad Hüseyin, Emir Abdullahiyan ile yaptığı telefon görüşmesinde Cidde Zirvesine ve İran ile Suudi Arabistan arasındaki müzakere sürecine ilişkin görüş alışverişinde bulunmuştu.

Bağdat'taki görüşmelerin İran ve Suudi Arabistan'ı yakınlaştırdığına dikkat çeken Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, bölgesel gerilimi azaltmak için İran ve Suudi Arabistan'ı yakınlaştırmaya çalışmanın Irak'ın çıkarına olduğunu söyledi.

Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih ise, Amerikan kanalı "CNN" ile yaptığı röportajda, ülkesinin Suudi Arabistan ile İran arasında arabuluculuk konusunda çok önemli bir rol oynadığını belirterek, İran ile Arap ülkeleri arasında bir uzlaşma istediklerini itiraf etti. Irak Dışişleri Bakanı, hiçbir ülkenin tek başına bölgesel zorlukların üstesinden gelmesinin mümkün olmadığını kaydetti.

13. Tahran hükümetin dış politikasının dengeli dış politika, dinamik diplomasi ve akıllı etkileşim doktrinine dayandığını vurgulayan Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan gibi İranlı yetkililer, komşularla ilişkiler ve İran ziyaretleri hakkında, her zaman bölgesel sorunları ön planda tutmuştur. Tahran’ın takındığı bu tutumunun Arap ülkelerinin İran’a yönelmesinde başarılı olduğu söyleniyor.

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler