İran Viyana'daki Yeni Müzakere Turunda Ne İstiyor?


İran Viyana'daki Yeni Müzakere Turunda Ne İstiyor?

Batı tarafının, yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili anlaşmanın uzun bir süre masada olduğunu iddia etmesine rağmen, müzakere masasındaki bazı temel sorunlar hala çözülmüş değil.

Tesnim  Haber Ajansı- Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in son günlerde Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması için sunduğu teklif birçok dünya medyasının manşeti oldu ve Batılı taraflara her zaman oynadığı ültimatom ve İran'ı suçlama oyununu takip edebilmeleri için yeni bir bahane yarattı.

Josep Borrell'in sunduğu teklifin detayları henüz belli değil, ancak herhangi bir planın (Amerikalılar ve Avrupalıların KOEP anlaşmasının uygulanmasındaki kötü siciline göre) İran'ın birkaç konudaki endişelerini giderecek pratik çözümler içermesi halinde Tahran tarafı için kabul edilebilir olacağı tahmin ediliyor.

Batılı tarafların, müzakerelere ara verilmesinden bu yana masada bir anlaşma metninin imza için hazır olduğunu defalarca iddia etmelerine rağmen, İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri, Tahran'ın endişesinin ana nedeni olan konuların masada kaldığını ve bunun tartışılması gerektiğini vurguladı.

Tahran'ın ilk kaygısı Amerikalıların henüz KOEP anlaşmasının hayatta kalmasını garanti edecek bir çözüm önerirmiş olmamasıdır. İran'ın neden böyle bir garanti istediği gayet açıktır.

Amerikan tarafı anlaşmayı bir kez ihlal etti ve şimdi Cumhuriyetçi temsilciler, çeşitli yasa tasarılar, yazılı mektuplar ve sözlü açıklamalarlara başvurarak Cumhuriyetçi bir başkanın yeniden iktidara gelmesi durumunda yeni anlaşmanın önceki anlaşma ile aynı kaderi paylaşacağı tehdidinde bulundu.

Garanti konusu, İranlı taraflarla çalışmak isteyen uluslararası şirketler ve bankalar için de önemli. Unutmamalıyız ki, "Barack Obama" döneminde bile, Cumhuriyetçi temsilcilerin KOEP'i yırtma tehditleri gündemdeydi. O dönemde Washington'la çalışmayı riske atmak istemeyen uluslararası şirketler ve bankalar İranlı taraflarla ticaret yapmaktan korkuyorladı.

İranlı müzakerecilerin, yeni bir anlaşmanın ancak önceki deneyimin tekrarını önleyen mekanizmalarların sağlaması halinde, küresel riskten kaçınan uluslararası banka ve şirketlerin Tahran'la işbirliğine çekebileceğine inanması tahmin edilebilir. Aksi takdirde yeni anlaşma İran'a makul bir ekonomik fayda sunmadan, bir kez daha İran'ın nükleer programına ek yükümlülükler getiren bir belge haline dönüşecektir.

İran'ın bir diğer kaygısı ise yaptırımların kağıt üzerinde değil gerçek anlamda kaldırılmasını sağlamaktır. İran müzakere ekibi anlaşmanın tamamen uygulanması halinde, geçmişteki anlaşma ihlallerinin aksine İran'a gerçek bir ekonomik fayda sağlanması gerektiğini vurguluyor.

Deneyimlerin gösterdiği bir diğer önemli konu ise ABD hükümetinin anlaşmanın uygulanmasını önlemek için bazı baskı araçlara sahip olmasıdır. Bu potansiyel baskı araçlarından biri, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) güvenlik ve koruma önlemleri konularıdır.

Bu bağlamda İranlı bir diplomat, "İddia edilen koruma ve güvenlik sorunları siyasi baskılar ile oluşturuldu ve devam etti ve gelecekte bu tür konular bahane gösterilip İran aleyhine kullanılmamalıdır." dedi.

İran İslam Cumhuriyeti, Tahran'ın KOEP'in nükleer kısıtlamalarını ve taahhütlerini uygularken aynı zamanda Ajansın koruma yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçlanmayı kabul edemeyeceğini söylüyor. Öte yandan, Batılı tarafların KOEP ile iddia edilen koruma konularının ayrılması konusunda ısrar etmesi ve bunun açık tutulması ve gelecekte İran'a baskı yapmak için kullanılması yönünde gizli bir gündem maddesi olduğu şüphesini güçlendiriyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Yönetim Kurulu'nun geçmişi, bu organın kararlarının siyasi olduğunu ortaya sergiliyor.

İran İslam Cumhuriyeti, her zaman iyi bir anlaşmaya varma konusunda hazır olduğunu ve çıkarlarının peşinden koşmayı sürdüreceğini söylüyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili elde edilen deneyimler müzakereler sırasında gerekli önlemler alınmadığı halinde yaptırımlar sorunu çözülmeyeceğini, aynı zamanda yaptırımların iptalini sağlamak da imkansız hale geleceğini gösteriyor.

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler