Suriye Depreminde Ortaya Çıkan Gerçekler


Suriye Depreminde Ortaya Çıkan Gerçekler

6 Şubat’ta Türkiye ve Suriye'de meydana gelen deprem felaketi bazı gerçekleri ortaya sergiledi. Bu felaket, Batı ve özellikle ABD’nin çirkin ve sömürgeci yüzünü tüm dünyaya gösterdi.

Tesnim Haber Ajansı- Geçen hafta Türkiye ve Suriye'de meydana gelen korkunç depremden sonra, ABD'nin haksız yaptırımları ile Batı dünyasının çifte standartları, Suriyeli depremzedelere uygun ve etkili yardım sağlanmasının önündeki en büyük engellerden biri oldu. Bu konu insan hakları çevreleri ile dünya kamuoyunun büyük tepkisini çekmiştir.

Bu konuyu değerlendiren Arap askeri analist ve Orta Doğu uzmanı Emin Muhammed Hatit’in kaleme aldığı yazıda şu ifadelere yer verildi:

“Geçen hafta Türkiye ve Suriye'yi sarsan yıkıcı deprem, Batı'nın ve özellikle ABD'nin insanlığa ve Batı-Amerikan ekseninin düşmanca politikalarının hedefi olan herkese karşı davranışlarının çirkin yüzünü gösterdi. Bu korkunç deprem en az 30 bin can alırken, 100.000'den fazla kişinin yaranmasıne yol açtı ve 5 milyondan fazla insanı yerinden etti. 25 milyon insan ise depremin sonuçlarından doğrudan veya dolaylı olarak etkilendi.

Mantığa göre, bu deprem mağdurlara uluslararası işbirliği ve destek için bir dayanışma haline gelmelidir. Doğal afetlerle karşı karşıya kalındığında, farklı ülkeler arasındaki tüm anlaşmazlıkların bir kenara bırakıldığını ve insanların hayatını kurtarmanın öncelikli hedef olduğunu tarihi olaylarda tanık olduk; Tıpkı pandemi patlak verdiğinde, herkesin korona salgını ile mücadele için birlikte çalıştığı gibi.

Ancak farklı ülkelerin düzenlemeleri, bazı durumlarda ülkelerin iç hukuklarına veya uluslararası anlaşma ve antlaşmalara göre değişir; Örneğin, bir ülke herhangi bir nedenle doğal afetten etkilenen başka bir ülkeye yardım etmek istemezse, diğer ülkelerin yardım etmesini engelleme hakkı yoktur.

Günümüzde, insan hakları ve onuru ile uluslararası dayanışma hakkında çok fazla konuşulduğunu duyuyoruz.
Bu arada Batı ülkeleri ve özellikle ABD, insan haklarını savunma alanında yürütülen medya propagandasının ön saflarında yer almakta ve Tanrının kendilerini insanları ve haklarını korumakla yükümlü kıldığını iddia etmektedir. Fakat sahadaki olup bitenler bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını gösteriyor; Batı ve özellikle Amerika tarihinin sayısız savaş, insanlık suçu ve katliamlarla dolu olduğunu biliyoruz. Batı güçleri ayrıca biyolojik savaş başlatarak tedavisi olmayan hastalıkları dünyaya yaymışlardır.Suriye depreminde dünyanın en zengin ve en güçlü ülkesi ve insan hakları savunucusu olduğunu iler süren ABD, Suriye milletine en ufak bir yardımda bulunmadı.Tam tersine Suriye'ye uyguladığı acımasız yaptırımlar ve boğucu abluka ile başkalarının da bu ülkeye yardım yapmasını engelledi.
Diğer bazı ülkeler de Amerikan yaptırımlarından korktukları için onun düşmanca politikalarına göğüs germeye cesaret edemiyorlar ve bu nedenle Suriye'deki depremzedelere yardım etmeyi reddediyorlar.

ABD yönetimi Suriye halkına destek ve Şam hükümetini cezalandırma iddiasıyla "Sezar Yasası" adı altında acımasız ve insanlık dışı bir tedbir uygulamıştır. Bu zalimane yaptırımlar, Suriyelilere yapılacak yardımların engellenmesinin ana sebebi olmuştur. 6 Şubat’ta Türkiye ve Suriye'de meydana gelen deprem felaketi, Amerika ve Batı’nın çirkin ve sömürgeci yüzünü tüm dünyaya gösterdi.Onlar Suriye'deki depremzedelerin yardımına koşmak yerine bu felaketin sonuçlarını ağırlaştırarak Suriyelilere yardım ulaştırılmasını engellediler.

Dünya kamuoyunun tepkisinin ardından Washington hükümeti, yanıltıcı bir adımla Suriye'ye yönelik Sezar Yasası yaptırımlarının bir bölümünü 180 gün süreyle askıya aldı. ABD, bu kararın Suriye'deki depremzedelere yardımların kolaylaştırılacağını ileri sürdü.

Ancak, ABD'nin tehdit ve yaptırımlarına aldırış etmeden, Suriyeli depremzedelere yardım sağlamak için harekete geçen siviller, bazı ülkeler ve sivil toplum örgütlerinin cesur tavırları takdire şayandır. Bu destekler yıkıcı depremin etkisinin bir nebze azalmasına neden oldu.

Bu yorumlarla Suriye'deki doğal afetin bir yanda Batı'nın skandal tavrını, diğer yanda da Suriye'nin gerçek dostlarını ortaya çıkardığı söylenebilir. Amerika'nın düşmanca kararlarına karşı çıkan Suriye’nin gerçek dostları herşeyi göze alarak Suriyelilerin yardımına koşmuştur. Bu, ABD’nin Suriye'yi izole etme çabasının çöktüğünü kanıtlıyor.

Türkiye ve Suriye’de yaşanan korkunç deprem felaketi 3 önemli gerçeği de göstermiş oldu;

- Birincisi, Türkiye ve Suriye'deki büyük deprem, ABD’nin insanlığın düşmanı olduğunu, sadece insan hakları iddiasında bulunduğunu ve sahadaki eylemlerinin vaatleriyle uyuşmadğını kanıtladı, bunun için ABD ile ilişkilere veya sözde insani davranışına güvenmek yanlıştır.

İkincisi, ABD’nin kararları, bu ülkenin iddia ettiği gibi dünya halkları için belirleyici değildir ve bazı ülkelerin bu kararlara karşı çıkma cesareti, Amerika'nın geri adım atmasına neden olmuştur. Bunlar ABD’nin baskı ve yaptırım politikasının işe yaramadığını gösteriyor.

Üçüncü gerçek ise, Arap ülkelerinin Amerika'nın baskılarına boyun eğmesidir. Bu Araplar tarihinde kara bir leke olarak kalacaktır.

Amerika’nın Suriye'ye ambargo uygulama hakkının olmadığını, bu nedenle Sezar Yasası yaptırımlarının geçici olarak askıya alınmasının yeterli olmadığını ve bu yaptırımların sonsuza kadar kaldırılması gerektiğini söylüyoruz. ABD'nin bu barbarca yasası, Suriye egemenliğinin ihlalidir ve bu ülkenin içişlerine müdahale anlamına gelir. ABD'nin abluka ve yaptırımlarından en çok Suriye halkı etkilenmektedir. ABD’nin uyguladığı yaptırımlar Suriye'deki depremin etkisini ikiye katlamıştır.”

Arap uzman yazısını şu sözlerle tamamladı:

“Bu gelişmeler, Suriye’nin dost ülkeleri ve milletlerinin birlik ve beraberliğiyle ABD’nin barbarca yaptırımlarının yıkıcı etkilerini önlemenin mümkün olduğunu kanıtladı. Şimdi Suriye’deki doğal yaşamı hedef alan Amerika'nın Suriye'ye yönelik saldırganlığını durdurma zamanı gelmiştir.”

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler