Arap Yorumcu: Siyonistler, Hizbullah İle Karşı Karşıya Gelmekten Korkuyor


Arap Yorumcu: Siyonistler, Hizbullah İle Karşı Karşıya Gelmekten Korkuyor

Arap dünyasının ünlü yazarlardan Abdulbari Atvan, Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah’ın son konuşmasını değerlendirdi.

Tesnim  Haber Ajansı- Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Çarşamba akşamı Hizbullah ve Siyonist İsrail arasında 12 Temmuz 2006'da ülkenin güney sınırında patlak veren ve 34 gün süren çatışmaların 17. yılı dolayısıyla bir konuşma yaptı.

Nasrallah, Lübnan'ın İsrail ile kara sınırının belli olduğunu ancak Lübnan'a ait bazı bölgelerde Siyonist Rejim’in bulunduğunu ve oralardan çekilmesi gerektiğini ifade etti.

Hasan Nasrallah ayrıca, Siyonist İsrail'in 4 Temmuz'dan bu yana tamamen işgal ettiği Gajar köyünden çekilmesi gerektiğini aksi takdirde o bölgeleri kendilerine bırakmayacaklarını belirtti.

Arap dünyasının ünlü yazarlardan Abdulbari Atvan, Londra'da yayınlanan Ray el Yevm gazetesindeki köşe yazısında, Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah'ın son konuşmasını değerlendirdi.

Abdulbari Atvan'ın kaleme aldığı yazı şöyle:

“Seyyid Hasan Nasrallah'ın uzun bir aradan sonra yaptığı konuşma diğer konuşmalarından farklıydı ve sesinde huzur vardı.

Hasan Nasrallah'ın ses tonundaki sakinlik bizi şaşırttı; Çünkü halihazırda durum oldukça gergin ve özellikle Lübnan ve işgal altındaki Filistin sınırlarındaki gerginlik tırmanmış durumda ve Lübnan'ın kendisi de birçok kriz var.

Peki, Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri'nin bu sakinliği fırtına öncesi miydi yoksa İsrail'in Lübnan sınırlarına yönelik saldırganlığına karşı alınacak büyük bir karardan önceki sakinliği miydi? Bu soruları genel olarak veya kısmen cevaplayamayız; çünkü burada gerçek ve belirleyici bir savaştan bahsediyoruz, geçici gerilimler yaratmaktan değil.

Savaşın fitilini yakma kararı bilgi, hazırlık, istişare ve diyalog gerektirir ve tek taraflı olamaz; zira Lübnan coğrafyasını aşan, tüm bölgeyi kapsayabilecek bir savaş söz konusu. Bugünlerde, savaşın Lübnan sınırlarından başlama olasılığı, Temmuz 2006 savaşı günlerinden bile daha yüksek.

Bunun nedeni, Hizbullah'ın gücünün eşi benzeri görülmemiş bir şekilde artması ve özellikle işgal altındaki Filistin'de direniş kollarının askeri yeteneklerinin güçlenmesi, İsrail'de iç krizinin artması ve Benyamin Netanyahu kabinesi ile Biden hükümet arasındaki ilişkilerin zayıflamasıdır.”

Bu yazıya göre, kısa veya uzun vadede savaş ateşini tutuşturabilecek 4 ana gelişme yaşandı ve bu konuda Siyonistler için pek çok tehdit var:

- İlk gelişme he an patlamaya yol açacak Lübnan ve işgal altındaki Filistin sınırlarında yaşanan son olaylarla ilgili.

- İkinci gelişme, Şeba tarlalarında Hizbullah çadırlarının kurulmasıyla ilgili; Lübnan direnişi, Siyonist Rejim’in çadırları dağıtma taleplerinin hiçbirini dikkate almadı.

- Seyyid Hasan Nasrallah yaptığı konuşmada son dönemde Siyonistlerin Lübnan'ın sınır köyü Gajar'a yönelik saldırısına işaret ederek, bu köyün Lübnan'a ait olduğunu ve Siyonistlerin burayı işgal etmesine müsamaha gösterilmeyeceğini vurguladu. Hizbullah lideri ayrıca, Siyonist Rejim’in herhangi bir saldırgan tavrına karşılık vermeleri için Şeba’daki direniş birliklerine yetki verdi.

-Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri son konuşmasında, ABD elçisi Amos Hockstein'ın Lübnan ve işgal altındaki Filistin'in kara sınırlarının belirlenmesi konusunda, ikisi arasındaki deniz sınırlarının çizilmesinde olduğu gibi müzakereleri yürütme misyonuna tüm kapıları kapattı. Lübnan'ın ve işgal altındaki Filistin'in kara sınırlarının son 20'li yıllarda resmen belirlendiğini kaydeden Hasan Nasrallah, İsrail'in Lübnan topraklarında birçok yeri işgal ettiğini, Gajar köyünün de bu işgal edilen alanlardan biri olduğunu söyledi.  Hizbullah lideri, “Bu bölgelerden vazgeçemeyeceğiz ve işgal bölgelerini özgürleştirmek için harekete geçeceğiz.” dedi.

Siyonist güçlerin Hizbullah’la karşı karşıya gelmekten korktuğu için Lübnan ve işgal altındaki Filistin sınırlarında direniş tedbirlerine karşılık vermekten kaçındığını belirten Atvan, “İsrailliler, Hizbullah ile herhangi bir sınırlı veya geniş kapsamlı çatışmadan kaçınıyor. Bu nedenle İbrani medyası, Netanyahu kabinesinin bazı arabulucularla Hizbullah'a huzur peşinde olduğunu ve gerginlik istemediğine dair bir mesaj gönderdiğini bildirdi.” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli analist Atvan, işgalci rejimi korkutan ve onu şu ana kadar Hizbullah'la yüzleşmekten kaçınmaya zorlayan faktörleri şöyle sıraladı:

-Hizbullah'ın özel kuvvetleri olarak bilinen Rıdvan güçleri, Filistin'in kuzeyindeki işgal altındaki el-Celil bölgesine yönelik operasyon düzenlemek ve kontrol altına almak için tam bir hazırlık seviyesindedir.

- Hizbullah'a ait tesisler ve mühimmat depolarında yüzbinlerce balistik füze, silah ve insansız hava aracı (İHA) bulunuyor ve direnişin gittikçe artan askeri gücü, İsrail istihbarat servisinin hâlâ çözemediği büyük sırlardan biri.

-Son dönemde füze ve İHA teknolojisi işgal altındaki Batı Şeria'ya aktarıldı ve bu alanda net ve güçlü kanıtlar var. Bu teknolojinin Ürdün ve Filistin sınırlarından Batı Şeria'ya girdiği belirtiliyor. Bunu itiraf eden üst düzey bir Ürdünlü yetkili bize Amerika ve İsrail'i büyük endişelendiren ilginç bilgiler verdi.

-1948'de işgal edilmiş topraklarında yaşayan Araplar, işgalci rejime karşı benzeri görülmemiş bir protesto başlattılar. Mayıs 2021'de Kudüs’ün Kılıcı Muharebesi sırasında Lod, Yafa ve Kafr Kasım dahil olmak üzere bu bölgedeki farklı şehirlerin direniş gruplarına destek verdiğini gördük.

- Lübnan direnişinin ileride İsrail'e karşı girişeceği her türlü savaşa İran'dan Irak, Yemen, Suriye ve Filistin'e kadar tüm direniş grupları katılacaktır.

Abdulbari Atvan’ın kaleme aldığı yazıda, “Seyyid Hasan Nasrallah son konuşmasında göz ardı edilemeyecek bazı konulara temas etti. Nasrullah’a göre, Lübnan zayıf değildir ve direniş silahlarına zarar verilmesi Siyonist Rejime en büyük hizmettir. Hasan Narullah bu konuda sessiz kalmayacağını söyledi.” ifadesine yer verildi.

Atvan'a göre, Hizbullah Hareketi’nin 2000'deki zaferi sözde "Büyük İsrail" projesini çökertti. Direnişin 2006 zaferi, "Daha Büyük İsrail" projesine ağır darbeler indirdi. Peki direnişin bundan sonraki zaferleri nasıl olacak? Winograd komitesi Temmuz savaşına ilişkin raporunda İsrail için 156 kez yenilgi kelimesini kullandıysa, bir sonraki yenilgide İsrail'in tepkisi ne olacak?

İlk soruya cevabımız şu: Direnişin bir sonraki zaferi aslında Siyonist Rejim’in 80. kuruluş yıl dönümünden önce bitmesi demektir.

İkinci soruyu da şöyle yanıtlarız: Siyonist İsrrail’in bundan sonraki savaşta başarısızlıklarının sayısı sayılamayacak kadar fazladır.

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler